Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

336 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Bugün çoğumuz yargıdan ve yargının uygulanış biçiminden rahatsızlık duyuyoruzdur. Kimimiz yargıyı yavaş olmakla, kimimiz yanlı olmakla, kimimiz yetersiz olmakla, kimimiz ise güçlülerin hukukunu uygulamakla suçluyor. Yargının daha iyi işlediği bir sistemi ve adaletin tam olarak sağlandığı bir hukuku, eminim ki hepimiz hayal ediyoruzdur. Düşünsenize, ülkede kimse yargıdan şikayetçi değil ve yargıya güven tam olarak sağlanmış... Harika, değil mi? Sadece bu durum bile yaşanılan yeri, "ütopya" olarak nitelemeye yetebilir. Peki, yargının devletin elinden alınıp daha iyi uygulanacağı bir şekilde özelleştirilmesine ne dersiniz? Eminim ki, "Ne münasebet efendim! Devlet bu kadar önemli bir yetkisini başkalarına devreder mi hiç?" diyeceksiniz. Hak veriyorum size, gerçekten de çok önemli ve güçlü bir yetki... Fakat yargının özelleştirildiğinde daha iyi işleyeceğine ve size daha iyi hizmet sunacağına yönelik somut emareler gösterilse, yine de özelleştirilmeye karşı çıkar mısınız? Özelleştirmenin ne olduğunu kısaca açıklamak gerekirse, devletin elindeki kurumların veya hizmetlerin mülkiyetinin özel birey veya şirketlere devredilmesi işlemidir. Özelleştirmenin amacı serbest ekonomik ortam yaratmak, vatandaşın daha iyi hizmet almasını sağlamak ve devleti asli görevi olan yönetme işine yoğunlaşmasını sağlamaktır. Tabii özelleştirmek demek, devletin bütün yetkilerini ortadan kaldırmaz. Devlet, özelleştirdiği kurumun amacına uygun işletip işletilmediğini denetlemekle yine de yükümlüdür. İşte Tahsin Yücel'in 2006 yılında ilk baskısını yaptığı, 2007 yılında Balkanika ödülünü kazandığı "Gökdelen" isimli bu eseri, yargının özelleştirilmesi gibi son derece özgün bir konuyu işlemektedir. Bir distopyadır. Eserdeki yıl, 2073 yılıdır ve 2073 yılının Türkiye'sinde özelleştirilmemiş neredeyse hiçbir kurum kalmamıştır. Yargı ise hala devletin tekelindedir... Can Tezcan isimli ülkenin en önemli sol görüşlü avukatlarından biri ise, yargıyı özelleştirerek hem devletin tekelinden çıkarmak hem müvekkillerinin işlerini en iyi şekilde yerine getirmek hem de yargıyı adaletli bir kurum haline getirmek ister. Romanın ana konusu budur. Can Tezcan'a göre, ülkede her şey özelleştirilmiştir. Hukukçusundan polisine herkes özel öğretim kurumlarında yetiştirilmektedir. Bu halde yargının hala devlet kurumu olarak kalması bir çelişkidir. Bir ülkede akşamdan sabaha yeni yasalar çıkarılıyorsa, kişilere özel yasalar çıkarılıyorsa, altı ay önce çıkarılmış bir yasanın yerine altı ay sonra tam karşıtı bir yasa getiriliyorsa, verilecek hükümler sadece bir kişinin iki dudağı arasına bakıyorsa, kiminin davası çabucak biterken kimi yıllarca bekliyorsa, yargı çoktan özelleştirilmiş demektir. Yargının tam olarak özelleştirilmesiyle, sistem daha iyi işleyecek ve vatandaşlar patronlar karşısında daha güçlü olacaktır... Can Tezcan'ın hayali, daha doğrusu ütopyası bu şekildedir. Anlayacağınız, klasik distopya eserlerinde olduğu gibi, bu eserde de başlangıçta "ütopya" olan fikir, zamanla kaçınılmaz bir şekilde "distopya"ya dönüşecektir. Yargının özelleştirilmesi konusunda şahsi fikrim ise şu şekilde: Yargının özelleştirilmesi kavram olarak pek mantıklı değil. Yargı özelleştirilemez; ancak mahkemelerin bir kısmı özelleştirilebilir. Şimdilerde Kamu Hukuku (Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku, Vergi Hukuku, İcra-iflas Hukuku ve Devletler Genel Hukuku) olarak adlandırdığımız hukuk davalarının görüldüğü mahkemeler (Ceza Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri , İcra Mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri) özelleştirilemez. Fakat Özel Hukuk davaları ve Özel Hukuk yargılamalarının yapıldığı tüm mahkemeler (Asliye Mahkemeleri, Tüketici Mahkemeleri, Ticaret Mahkemeleri, Aile Mahkemeleri, İş Mahkemeleri) özelleştirilebilir. Özelleştirilen mahkemelerin verdiği kararlara itiraz edilmesi halinde kararı inceleyecek üst merci ise özelleştirilmiş bir kurum olmamalıdır. Açıkçası romanın işlediği konuyu hem cesurca hem de fazlasıyla düşündürücü buldum. Birkaç yıl önce, özelleştirme kavramına "öcü" gibi bakardım. Devletin Anayasal yetkilerini hiçbir şekilde başka birey veya kurumlara devretmemesi gerektiğini düşünürdüm. Sanırım o zamanlar "devlet" kavramını gözümde fazlasıyla büyütüyordum ve değerli buluyordum. Şimdilerde ise, özelleştirilen bazı kurumların, devletten daha iyi yönetim sergilediğini ve vatandaşa daha iyi hizmet sunduğunu gördüğümden beri, doğru şekilde gerçekleştirilen ve vatandaşın lehine olacak özelleştirmelere sıcak bakıyorum. Ha devletten hizmet almışım ha özel bir şirketten hizmet almışım, benim için kurumların bir önemi yok. Önem verdiğim tek şey, aldığım hizmetin kalitesi... Gökdelen, konu olarak muazzam bir konuyu işleyen, fakat kurgu olarak ne yazık ki beni tatmin etmeyen bir eser oldu. İçerisinde yer alan bazı bölümleri, kitabın konusu ile bağlantılı olmasına karşın, gereksiz buldum. Her şeye rağmen, eseri okuması gereken bir eser, yazarı da tanınması gereken bir yazar olarak görüyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Gökdelen
GökdelenTahsin Yücel · Can Yayınları · 2018982 okunma
··
1.227 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Tahsin Yücel'in donanımını ve tespitlerini çok severim. Okuduğum kitaplarını çok başarılı buldum, sıra Gökdelen'e gelmişti ki, incelemenize denk geldim. Emeğinize sağlık Semih Bey, konu gerçekten dediğiniz gibi muazzam bir o kadar da enteresan görünüyor. Kurgu kısmını da okuyunca göreceğim artık. Mesleğiniz gereği sizin okuduğunuz gözle okuyamam elbette ama kendi çapımda çıkarımlar yapabilirim belki bir nebze :) Tekrar ellerinize sağlık.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Seda Hanım. Bana bu kitabı Kaan önermişti. İlgimi çekeceğini söylemişti ve ben de okuyunca gerçekten çok ilgi çekici bir konu görmüştüm. Kesinlikle okuduğunuz zaman ufkunuzu genişletecek bir kitap. Çünkü yargının özelleştirilmesi fikri bile çok değişik geliyor insanlara. Yazarın bu konuyu işlemesi benim çok hoşuma gitmişti. Umarım siz de severek okursunuz :)
Neşe okurunun profil resmi
Kitabın konusu ilgi çekiciymiş gerçekten. Genel alanda ve yargıda özelleştirmeyle ilgili görüşleriniz de zihnimdekileri sorgulamama sebep oldu. Her okuduğum incelemenizde olduğu gibi, kendime bir şeyler bulup çıkardım:) Elinize sağlık. Okuma listeme aldım.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ne mutlu bana o zaman :) Sorgulanmadık bir şey kalmayana dek sorgulamaya devam... Teşekkür ederim.
Semra Yilmaz okurunun profil resmi
Öncelikle inceleme için emeğinize sağlık.Kitabı uzun zaman önce okumuştum.Kafama takılan şey şu evet özelleştirme ile daha kaliteli bir hizmet alabiliriz belki.Ama günümüz koşullarında bu hizmete ne kadarımız ulaşabilir? Devlet kurumları kendini yenileyip geliştirebilse keşke, diye düşünüyorum yine de...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Tabii derinlemesine düşünmek lazım. Eğer vatandaşın talebi bu yönde olmaya başlarsa, yavaş yavaş özelleştirmenin özellikleri de şekillenecektir. Herkesin ulaşabileceği veya herkese göre farklı imkanlar tanıyan mahkemeler oluşturulabilir. Bunlar ihtiyaca ve talebe göre belirlenir. Devlet kurumları ve memurları tekel olmaya devam ettiği sürece günümüz koşulları ne kadar yenilenip kendisini geliştirebilir ki? Ancak seçenekler çoğalır ve iyi hizmet veren kurumlar/şirketler ortaya çıkarsa, topluca bir iyileşme ve gelişme sağlanabilir diye düşünüyorum. Eğitim için de yakın görüşlere sahibim hocam :) Teşekkürler.
1 sonraki yanıtı göster
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Üstad öncelikle elinize emeğinize sağlık. John Locke’un benim de taraftarı olduğum görüşüne göre insanların tabiat halinde barış içinde yaşamalarının önündeki engel aralarındaki ihtilafların nasıl çözüleceği idi. Bunu da devleti kurup yargı yetkisini ona vererek çözdüler. Dolayısıyla devletin ana amacı adaletin tesisi bu yönüyle yargının özelleştirilmesi saçma gibi duruyor. Ama kitabı okurken(ki yakın bir vakitte okudum sayılır) yargının özelleştirilmesi çok mantıklı gelmişti. Devletin adaleti sağlamak gibi bir derdi olmadığı bir yerde falan yaşıyorsanız “sen veremiyorsan ben paramla alayım, kaç para lan bi adalet” diyesi geliyor vatandaşın:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Devletin 3 erkinden birini özelleştirmek fikri zor bir fikir kabul ediyorum. Devletin varlığına kökten balta vurmak gibi... Daha iyi bir sistem sağlanacaksa ben varım meslektaşım :) Teşekkür ederim, fikrinizi merak etmiştim.
1 sonraki yanıtı göster
Batuuuu okurunun profil resmi
Yazarı çok severim hatta bu tür mevzulara ilişkin golyan devrimi ile aykırı öyküler daha başarılı okumadiysanz onlara da bakın derim
Semih Doğan okurunun profil resmi
Okuduğum ilk kitabıydı. Diğer kitaplarına da göz atmayı düşünüyorum. Önerilerinizi dikkate alacağım. Teşekkür ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Sema okurunun profil resmi
Ülkemizde tecavüzcüyü salan yargı; gazetecileri, aydınları, avukatları, siyasetçileri, öğretim görevlilerini içerde tutuyor. Aynı fikirde olmayan herkes içerde. Ya da emek verip KPSS ile atanan binlerce memur ihraç edildi. Aynı dosyadan yargılanan bu insanların bazıları davayı kazanıyor bazıları red alıyor bazıları da hala beklemede. Bakarsanız eğer dosya içeriği aynı hepsinde. Ama kararlar farklı. Adalet olmuş olsa ya da yargı da bu boşluklar dolmuş olsa idi bence sonucunda aynı olması gerekirdi. Özelleştirmeye gelince ondan önce yargıda çözülmesi gereken o kadar konular var ki. Ya da şöyle düşünelim gerçekten özelleştirme, adalete olan inancımızı yitirmiş iken bir umut ışığı olur muydu 🤔 derin bir konu ... bu arada incelemeniz mükemmel tebrik ediyorum.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yerinde konulara değinmişsiniz. Elbette dosya içeriği ve eylem aynıysa verilecek karar da aynı olmalıdır. Fakat akşamdan sabaha kişiye özel yasalar çıkarıldığı için adaletsizlik bizzat yargı tarafından tesis ediliyor... Katkınız için teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.