Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

335 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Hemen her yerde karşımıza çıkabilen 'Nietzche felsefesi' hakkında bildiklerim, köşe yazıları, bilimsel mecmualar ve okuduğum bir-iki kitap bilgisi ile ortalama bilgi dağarcığı seviyesinde seyrederken, her zamanki 'dost'un önüme bıraktığı
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi Zerdüşt
'ü biraz da, Nietzche, onun adına konuşanlar kadar kendini anlatabilmiş mi?' sorusuna bir cevap bulabilmek için bu kez tamamını hedefleyerek okudum. Öncelikle Nietzche'yi kafamızda nereye koymalıyız?. Zihinsel yozlaşmaya başkaldıran radikal bir yazar mı, bir filozof mu? Zerdüşt rolüne soyunarak kendine gerçekten peygamberlik sıfatı yüklemeye çalışan bir deli mi? Erdemler üzerinde hak iddia eden bir ayartıcı mı? Sıradan bir ateist mi?. Yoksa hepsi ya da daha başka bir şey mi? Nietzche en başından beri, gerçek anlamda felsefi bir bakışla değerlendirilene kadar herkeste farklı bir konumda olmuş.. Teoloji tarihinin her dönemini incelemiş Karen Armstrong 'un 2009 yılında kaleme aldığı
Tanrı Savunusu
Tanrı Savunusu
kitabında 'Ateizm' başlığı altında yer verilen Alman filozof Nietzche için 'çağdaşlarının kalplerinin içine baktığında Tanrı'nın çoktan öldüğünü gördüğünü' yazıyordu. Bence 'Modern Zerdüşt' kitapta bu ifadenin altını dolduruyor evet.. Ama başlığın altını değil. Bunu açalım.. Kitap yazıldığında daha en başından, yayın işleri ile ilgilenen ve bir Hitler hayranı olan kızkardeşi tarafından konuyu üstün ırk nitelemesi yüzünden bir süre kapalı bir kitleye hitap ediyor. Onun daha önce kaleme aldığı sanat, müzik, ilkçağ felsefesi üzerine değerlendirmelerinin etkisinde kalan dönemin kimi aydınları Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü sahada nereye konumlandıracakları konusunda kafa karışıklığı bile yaşıyorlar.. Başlarda kültür ve sanat ağırlıklı olarak incelenen kitap, Nietzche'den çok sonraları felsefi anlamda incelenmeye başlanıyor. Bugün Ateizm ideologlarının fikirlerini dayandırdıkları Nietzche öğretilerinin argüman olarak 'Tanrısızlık'tan öte 'Tanrıya rağmene' dayandığı gerçeğini gözönüne alırsak bu kafa ve kavram karışıklığının daha süreceğini düşünüyorum. Bence Nietzche kitapta sık sık ''ben bu kulaklara uygun ağız değilim'' derken tüm bu olacakları önceden görmüş gibi belki de pos bıyıklarını altından kıs kıs gülerek döneminin entelektüelleriyle dalgasını geçiyordu. Ne dersin @Ockhams_Razor üstat? 19 ve 20nci y.y.lar Avrupa'sı Tanrı kavramının artık özgürce sorgulanabildiği dönem, fakat tüm bu sorgulamaların temelinde yatan neden rönesans sonrası aydınlanma ile birlikte özgürlüğün getirdiği ortam. Ancak bu ortam bir başka sorunun daha farkına varılmasına neden oluyor!. Avrupa kültüründe Tanrı sembolünün işaret ettiği her şey; mutlak iyilik, güzellik, düzen, barış, doğruluk ve adalet vs. gibi erdemlerin yalnızca teoride kaldığı ve yerlerini pratikteki sahteleri ile ikame ettiği gerçeği Tanrıyı önemsizleştirirken fiziksel yeni dünyanın sunduğu bilimsel gelişmeler hristiyan toplumunda Tanrı'yı ciddiye almaya imkan vermeyen bir iklime evriliyordu. Bir bakıma insanlar Tanrı'yı ritüelin, duanın ve ahlâki bağlılığın olmadığı, rasyonel ve bilimsel bilinçle salt kavramsal bir figüre dönüştürerek onu kendi elleriyle öldürmüşlerdi. Bu durumda ahlâk, artık insanların çıkarlarını aşan mutlak bir değerle değil, o anın ihtiyaçları ile ölçülecekti. Tanrı kavramının batının bilim ve medeniyetinde varlığını yitirmesi yavaş yavaş gerçekleşirken yerini alacak yeni bir 'mutlak' bulunmazsa gelecek nesillere göre tüm öğretiler şüpheli ve göreceli olacaktı. Bu durum, tüm değerlerin, öğretilerin ve sistemin yok sayıldığı, tüm gerçeğin anlık estetikten ibaret olduğu varsayılan (bana göre asıl Ateizm) Nihilist bir tehlikeydi. Nietzche'nin 'derdi' bana göre buydu.. Nietzche'yi kitabı yazarken üslup olarak 'biraz sinirlenmiş' görmemizin nedeni geçmişin bilgelerini 'sorun'dan sorumlu olduklarını düşündüğünden sanırım. :)) Diyor ki Nietzche'nin geçmişin bilgelerine; "Halka hizmet ettiniz ve halkın batıl inançlarına, ey siz ünlü bilgeler, hepiniz! - hakikate değil!" (Bütün işi bana bıraktınız kaprisi!) Nietzche bu.. Böylece, Tanrı sembolünün Avrupa insanının beyninde kavramsal bir put haline dönüşmesi (Tanrı'nı ölümü) - Tanrı'nın insanlar üzerinde (artık) inandırıcılığını yitirdiği gerçeği- konusu 'Böyle Buyurdu Zerdüşt'te alternatif yeni bir kavram sunma kaygısıyla bir boşluk doldurma çabasına dönüşüyordu.. Nietzche elbette geçmiş bilgelerin Tanrı'nın varlığı ya da inkârı konusundaki felsefi ve bilimsel argümanlarından haberdardı ama bunları tekrarlama zahmetine girmemiş. O 'Tanrı öldü' diyerek çağdaşlarının kalplerindeki Tanrı'nın, 'yeni Tanrı' Übermensch (üstinsan) ile yer değiştirmesiyle ilgilenmiş. Kitap bir bütün olarak ele alındığında ona göre insan, yeni bir mutlak güce yitirmekte olduğu tüm Tanrısal erdemlere sahip olarak erişebilir ve ancak bu şekilde Nihilizm tehlikesine karşı konabilirdi. İnsanlar aslını kaybettikleri erdemleri geri alarak yeni mutlak olmalı ve ona göre Tanrı'ın yerini almalıydı(!) Böylece evrene yeniden nizam verecek 'Üstinsan' olarak hayata yeniden başlanabilirdi. Bunu başarmak için de insanın tutkularına sınır çizen Hristiyan Tanrısına başkaldırılması gerekiyordu!. Kitapta Tanrı'yı bir 'Hristiyan Tanrısı' olarak irdelemesi, bir yaratıcıya itirazdan öte, içinde bulunduğu hristiyan toplumunun Tanrı kavramına olan eleştirisi aynı zamanda. Bu arada, kitapta İncil'e atıfta bulunulduğunu gösteren ve alt bilgi olarak verilen dipnotlar sanırım yayınevinin okura bir 'Nietzche profili' sunma gayreti. İşte 'onun adına konuşma' sorunsalına bir örnek daha.. 'Okur adına düşünme' konusu yalnızca yayınevlerinin değil, çevirmen yorumlarının yolaçtığı başlı başına bir kültür sorunudur aynı zamanda. Nietzche kitabın adının neden Zerdüşt'e atfedildiğine dair bir soruya: ''Ben bu şerefi bir Fars'a vermeye mecburdum çünkü tarihi en önce bir bütün olarak düşünen Farslardır.'' demiş. Bu ifade tabi ki kendisine ait. Ben bu ya da başka bir kitapta bunu destekler bilimsel bir tespit göremedim. Ama kendini ifade etmek için büründüğü Zerdüşt'le 'bir 'ayartıcı, bir baş kaldırıcı'yı iyi ifade edebilmek için yaptığı karakter seçiminin çok iyi olduğu da bir gerçek. Bu metot çağdaş yazarlara da İlham vermiş olmalı, ki Jose Saramago'nun
Kabil
Kabil
i benzer bir rol üstlenmiş örneğin.. Evet kavramsal olarak zor bir kitap ama kısa paragraflara yüklenen mesajlar hiç dolambaçlı değil. Nietzche ne demek istediğini tüm edebi teknikleri kullanarak ustalıkla ifade etmiş..
Tanrı Savunusu
Tanrı Savunusu
ve
Şeytanın Fısıldadıkları
Şeytanın Fısıldadıkları
ndan sonra
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi Zerdüşt
'e bakınca kitabı önüme koyan sevgili dostum @Tubiornattubi sınavda seviyeyi artırıyor gibi. :) Ayrıca teveccühün için çok teşekkür ederim sevgili dostum Tubi, hepsi senin güzelliğin..
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202037,7bin okunma
··
85 görüntüleme
Persephone️ okurunun profil resmi
Ne uzun bir inceleme olmuş..
1 önceki yanıtı göster
merih okurunun profil resmi
Yazmaya başlayınca farkedemiyorsun, hatta sonradan yazmayı atladığım ayrıntılar da aklıma geldi ama, olsun ☺️
Caner the CahilBender okurunun profil resmi
Ben konuşayım mı? Konuşursam ortalık karışır. Ben pos bıyıklı ile oturup kalktım. (Bu arada yahu bu kadar biliyorsunuz niye bi el atmadınız. Gözümü kırpmadan okudum sonra vay efendim biz Niçeyi bilmiyik) ☺️🤗🍀
merih okurunun profil resmi
Sen posbıyıklının kirlilerini dökerken, o üzerindeki toprağı silkeliyordu. Araya girmiyeyim dedim 😄🤗
2 sonraki yanıtı göster
merih okurunun profil resmi
Estağfurullah sevgili dostum 🤗 yetişilecek bir şeyim yok ki benim!.🙏 Ayrıca bu mecrayı sayende tanıdım unutma.. ☺️ İyi ki varsın 🤗
Persephone️ okurunun profil resmi
Evet en kısa özet; Niçe nin biyografisi :) - tam olduğu gibi-
merih okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🙏😊
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.