Lacancı Gerçek, simgesel düzenin tamamlanmamışlığının belirtisidir. Anlamlandırmanın kırıldığı noktada toplumsal yapının içindeki bir boşluğa işaret eder. Lacan Gerçek'in önemine vurgu yaparken, aslında edimsel olan kimlik ve dilden kaçılabileceğini öne sürmemektedir: Tersine, dilin sınırlarını -dilin her şeyi ifade edemeyeceğini ya da tüm hakikati belirtemeyeceğini- tasdikler. Gerçeği olumlamak, ideolojinin asla pürüzsüz şekilde işlemeyeceğini onaylamaktır. Her ideoloji kendi yapısı içinde izah ya da temsil edemediği bir nokta barındırır. Gerçek, ideolojinin dışarıya açıldığı noktadır. Böylece Gerçek, ideolojinin yeni fenomenleri kendine katmasına izin verir ve aynı zamanda ideolojinin kırılganlığına da delalet eder. İdeolojiyi sorgularken, ondaki bu Gerçek noktasından hareket ederiz. Lakin, 1970'li yıllarda geliştirilen psikanalitik sinema kuramında Gerçek maalesef hiçbir zaman ele alınmaz