Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kadınlar eskisine oranla yavaş yavaş 'ev kadını' ol­maktan çıkmış, dışarda çalışmaya başlamış, bir anlam­da 'ekonomik özgürlüklerini' kazanmaya başlamışlar­dır. Kadın ile erkek arasındaki ilişkiyi büyük ölçüde be­lirleyen şeylerin önemlilerinden biri bu. İkinci elden ge­lir sağlama, dayanışma ilişkileri de değişmekte. İyi. Peki ama nasıl? Ne yönde? İşte burası iyi değil. Kadınlar ken­dilerini otoriteye aday görmeye, 'erkek gibi olmaya' baş­lamakta. Baskı ve şiddeti ele geçirme eğilimleri gittikçe artmakta. Nasıl yani? Bizde daha yakından gözlemle­yip görebildiğim kadarıyla şu otorite sahibi olma eğilim­leri yanısıra 'özgürleşme' halleri de yüzeysel. Yani biçim­sel. Günümüz değerler sistemine bakarak söylenebilir ki, nerdeyse genel anlamda kadınlar şöyle noktalar çev­resinde dönmekte, döne döne ölesiye yorulup düşmek­teler: Eros, aşk adına göze girmek, dolayısıyla tüketim, tüketim dolayısıyla lüks, lüks dolayısıyla kazanç, kazanç dolayısıyla düşünce ürünlerinin üstünü örten biyolojik sermayenin, açıkçası bedenin pazara sürülmesi: Haydan gelen huya gitmekte ... Bu da bir türlü büyüyememiş, ken­dinden kurtulamamış erkek cinsin hala daha cinsel ob­jeye bağımlılığının yarattığı bir piyasa. Ezilmişliğin en ezilmişi olan kadının 'özgürleşmekten', yani kurtuluş­tan anladığı yazık ki gecekondudaki komşusuna filan­ca firmada mankenlik 'kazandığı'nı, falanca yarışmada güzel göğüs yıldızı seçildiğini muştulayabilmek ... Piyasanın malı.
Sayfa 218Kitabı okudu
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.