Tulagi Dağı'nın karanlık çizgisinin yıldız serpili göğün donuk parlaklığını kestiği gerçekliğinden, denizin ve onun dermanı tükenik çabasıyla aşmaya çalışan kayığın gerçekliğinden ve giderek sönmekte olan gücüyle sonunda kuşkusuz varacağı ölümün gerçekliğinden başka hiçbir gerçekliğin bilincinde olmayan ihtiyar kara adam, kah küreği suya daldırarak, kah soluğunu yitirip dinlenerek yavaş yavaş kıyıya yaklaşmaktaydı.