Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Turan Dursun... Düşünceleri ve inancı yüzünden katledilen, aydınlığın simgesi, bilge insan... 4 Eylül 1990 günü, 7 adet kurşunla vurularak haince öldürülmüştür. Onu öldüren katiller, "susturucu" kullandılar. Susturucu... Peki susturucuyu kimler kullanır? Cevap: Korkaklar ve susturma amacı güdenler... Bir soru daha: Sizce susturucu kullanılmasında halka verilmiş bir mesaj var mıdır? Cevap: Elbette vardır. Türkiye'nin en büyük tabularından biri, Kur'an ve peygamber eleştirisidir. Özgürlük, düşünce özgürlüğü ve inanç özgürlüğü noktasında mangalda kül bırakmayanlar, mevzu bahis Kur'an ve peygamber eleştirisi olunca ne özgürlüğü, ne düşünce özgürlüğünü ne de inanç özgürlüğünü ağızlarına alırlar. Çünkü Kur'anı ve peygamberi eleştirilemez olarak görürler. Oysaki düşünce özgürlüğünün veya inanç özgürlüğünün böyle bir istisnası yoktur. Özgürlük, kişiden kişiye veya konudan konuya değişiklik gösterirse özgürlük olmaktan çıkar. Düşünce özgürlüğünün ve inanç özgürlüğünün temeli budur. Fakat halka bunu anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordur... Turan Dursun'dan biraz bahsetmek gerekirse; o, inançlı bir din görevlisi iken, yavaş yavaş dine olan inancını yitirmiş, önce peygambere kuşku ile bakmış, peygambere olan inancını yitirince de müftülüğü bırakmıştır. Çünkü ona göre, bu durumda müftülüğe devam etmek ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Fakat bir müftü iken, ateist olarak görevi bırakmak kolay bir mesele değildir. Hele Türkiye'de hiç kolay değildir. Bu konuda şöyle bir açıklama yapmıştır: “Din konusunda gerçeğe ulaştığımda kendime sordum. Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?” Turan Dursun zor yolu seçerek gerçeği halka anlatmayı seçmiştir. Bunun sonucu olarak, yukarıdaki cümlesinde tahmin ettiği gibi, ölümü göze almış ve haince katledilmiştir. Turan Dursun zaten günün birinde katledileceğini, gerçeklerin can acıtacağını ve aydınlığın karanlığa gömülmeye çalışılacağını adı gibi bilmekteydi. Hatta bu konuda da şöyle manidar bir cümlesi de bulunmaktadır: "Ben yüzyılların doğurduğu ölümüm." Evet, Turan Dursun haince katledilerek öldürülmüştür. Peki failler bulunmuş mudur? Elbette bulunmamıştır... Türkiye'nin ilginç bir özelliği daha vardır: Laik düzene, laik düşünceye, aydınlık düşünceye, Atatürkçü düşünceye, özgürlükçü düşünceye karşı gerçekleştirilen terör eylemlerinin failleri ne hikmetse bulunmaz. Sivas katliamında olduğu gibi herkesin gözü önünde yüzlerce kişi tarafından gerçekleştirilse bile failler kolay kolay bulunmaz. Acaba bunun sebebi nedir? Sebebi şudur: Faili meçhul kalan her cinayet, faillerin ve terör örgütlerinin cesaretlerini artırır... Turan Dursun'u katleden gerçek failler de aynen bu sebepten dolayı bulunmamıştır. Şaşırdık mı? Turan Dursun'a sıkılan kurşunlar, gerçekte Türkiye'deki laik düzeni ve özgür düşünceyi hedeflemektedir. Faillerin hedefi, Türkiye'ye çağdışı bir düzen getirmektir. Bunun için de kendilerine karşı duran ve halk tarafından simgeleştirilmiş kişileri tek tek öldürerek, toplumu sindirmeye çalışırlar. Fakat özgür düşünce öldürülürse, kimse özgürlükten söz edemez. Dolayısıyla bu kitap sadece bir anı kitabı değil, aynı zamanda dönemin bir belgesidir, hatta bir Türkiye belgeselidir... Şu bilinmelidir ki, insanlar öldürülebilir; ama aydınlık karartılamaz. Düşünceler ölmez... Yasaklamalar, cezalar, sürgünler, katletmeler kısa süreliğine işe yarıyor gibi görünebilir; ama gün gelir öldürdüğünüz bir Turan Dursun bir bakmışsınız bin Turan dursun olmuş... Son değinmek istediğim konu ise, Turan Dursun'un din görevlisi olduğu dönemde, kısa süre de olsa "Nurcuların" içerisine girmiş olmasıdır. Kendisi bunu açıkça kabul etmektedir. Bunun sebebini Said-i Nursi'ye duyduğu sempatiyle açıklamıştır. Nurcuların içerisine girdikten kısa bir süre sonra ise, onlardan ayrılmış ve hem Nurcuların hem de Süleymancıların aleyhlerinde sürekli yazılar yazmaya başlamıştır. Bu konuya değinmemin sebebi ise şudur: Turan Dursun'un ölümünden 3 gün sonra (7 Eylül 1990) "Zaman" gazetesinde Hekimoğlu İsmail (
Hekimoğlu İsmail
Hekimoğlu İsmail
) adıyla yazılan bir köşe yazısında Turan Dursun'un ilmi inkar ettiği için insanlık adına suç işlediği belirtilmiştir. Dönemin Nurcu köşe yazarı bununla da yetinmeyip aynı yazı içerisinde, "Bir Müslüman, İslamiyet için canını ve malını verebilir. Savaşlarda olduğu gibi silahlı mücadeleye de girebilir." demiştir... Yazının devamında Turan Dursun'u "bir din düşmanı" olarak nitelerken, uyarıları kale almadığını, tehditlere kulak asmadığını ve bildiği yoldan yürüdüğünü ifade etmiştir. Kısacası, Turan Dursun'un öldürülmeyi hak ettiği, 7 Eylül 1990 tarihli Zaman gazetesindeki Hekimoğlu İsmail kalemiyle ifade edilmiştir. Zaman gazetesinin nasıl bir gazete olduğunu söylememe gerek yok sanırım... Peki günümüz gazetelerini düşündüğümüzde yukarıdakine benzer yazılar kaleme alınıp hem hükümete hem de halka hedef gösterildiği oluyor mu sizce? Durun, yine ben cevaplarım: Elbette oluyor... Hangi gazetelerden bahsettiğimi açıklamayacağım; ama aklı başında olan her vatandaş hangi gazetelerden ve hangi köşe yazarlarından bahsettiğimi bilir... Anlaşılan o ki, 1990 senesinden hala bir adım ileriye gidebilmiş değiliz. Kısacası, "Fıtrat değişir sanmayın, bu kan yine o kandır." Siz kan dökmeye devam ettikçe biz her gün aydınlığı yeniden doğuracağız. Asla vazgeçmeyeceğiz! (#86236297)
Babam Turan Dursun
Babam Turan DursunAbit Dursun · Berfin Yayınları · 2017108 okunma
··
904 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
Türkiye faili meçhullerle dolu bir ülke. Herkesin kendine göre mağdurları var. Dursun, kitaplarında kendinden önce birçok kişinin iddia ettiği şeyleri yenileyen biridir ki kendi de bunu reddetmez. Yüzyıllardır bu tarz iddialara yanıt veriliyor. Bu yüzden kitaplarını okuyan kişinin özellikle bazı iddiaları karşısında yer aldığı pozisyon kendisinin din ilimleri hakkında bilgisini de bir ölçüde belli eder. Şu sitede bariz olarak Dursun'un kendi kitaplarıyla çeliştiği onlarca iddiayı bile sahiplenen bir güruh var. Ben Dursun yazı yazarken yaşamıyordum ancak kendisi -kitaplarında gördüğüm kadarıyla- öyle kaçıp saklanacak kadar da büyük bir bilge şahsiyet değildir. Benim kanaatimce Dursun'u haklı çıkartan onu öldüren aptallardır, yazdıkları değil. Birkaç yıl bu alanda okuma yapan kendisinin kitaplarına onlarca itiraz götürebilir. O yüzden kendisine yapılan aşırı övgülere hiçbir şekilde katılmıyorum. Kabul etmek gerekir ki Dursun'un kullandığı dil aşırı taraftarları tahrik edecek cinstendir. Bu ülkenin eleştiri ile sövgüyü birbirinden ayıramadığı nasıl güneş gibi önümüzde duruyorsa Dursun'un bu iki oktan sövgüye yöneldiği yani sövgüye varacak şekilde yazılar yazdığı da güneş gibi ortada duruyor. Sövmek için küfretmeye gerek yok. Bu ülkede benzer bir dil kullanıp ülkenin şahsi veya manevi değerlerine eleştiri adı altında oldukça ağır cümleler kurup haddi aşacak isnatlarda bulunduktan sonra hayatı tehlikeye girmeyecek bir şahıs bile yoktur. İncelemede Atatürk geçtiği için ondan örnek vermek gerekirse; kendisine, annesine, soy kütüğüne varacak kadar didiklenip akla hayale sığmayan ağır iddialar ortaya atmak nasıl aşırı Atatürk sevdalılarını harekete geçirip öfkelendiriyorsa hatta bunları bugün yayıp dile getirenler sosyal medya üzerinden ağır küfürler ve tehtidleri karşısında buluyorsa ve iddia sahiplerinin bu yazdıklarına eleştiri denemiyorsa, peygamberin diğer insanlarla birlikte eş değiştirme uygulamalarına katıldığını ima edecek şekilde yazısı bile bulunan Dursun'un sadece eleştiri yaptığını zannetmek yazdıklarını görmezden gelmekle eş değerdir. (Kulleteyn romanında erkeklerin köyde birbirinin karılarını kaçırdığı ve ilişkiye girip geri döndükleri yazılı ve Dursun peygamberin de bunu yapmış olabileceğini söyler) İki iddia sahibi de öldürülmemelidir iddiaların doğrusu hakkında veriler ortaya konmalıdır ancak duygusal insanların bu kadar yoğunlukta olduğu bir ülkede böyle bir dille eleştiri yapılmasının aşırı taraftarları nasıl harekete geçirdiği tarihçe sabit. Bu yüzden mayınlı arazide yürürken daha makul bir dil kullanmalıydı. Mahalle ağzını hiçbir şekilde bırakamamış. Ayrıca Din bu ve Kuran Ansiklopedisi ciltlerinin hemen hemen tamamını incelemiş biri olarak söyleyebilirim ki benim nazarıma göre Turan Dursun'un Kulleteyn romanında çocukluğuna dair verdiği bazı bilgiler doktor sıfatıyla Rıza Nur'un Atatürk hakkında ortaya koyduğu iftiralar gibi bazı iftiraları neden ortaya koyduğunu yeterince gösteriyor da duygusallıktan sıyrılıp biraz daha objektif olmak gerek bunu görmek için. Ayrıca Dursun inançsızlık sonrası müftülüğe devam etmek ikiyüzlülükten başka bir şey değildir dedikten sonra 10 yıldan fazla Trt'de din programları yaparak bir nevi kendiyle çelişkiye düşmüş gibi duruyor. İnceleme için teşekkürler. İyi günler.
Mustafa A. okurunun profil resmi
Semih tebrik ederim. Çok güzel yazmışsın.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Mustafa hocam.
Kaan okurunun profil resmi
Kalemine sağlık Semih. Fitrat asla değişmez, sadece şekil değiştirir. Gün olur, Enel Hak diyenin derisini yüzer, Gün olur, Bruno'yu canlı canlı yakar, Gün olur, Turan Dursun'u katleder, Gün olur Madımak'ta canlı canlı insanları yakar, Gün olur, Çorum'da birbirine sıkar olmayan bir anons yüzünden, Gün olur, Maraş'ta yakarlar, Gün olur, Hyptia'yi katlederler, Sonra bir gün gelir şekil değiştirirler, Deccal dedikleri, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, çomak sokar yuvalarına, Başlarlar onun annesi o.. Kendi gay, Aslında asker bile değil, Daha neler neler, Bir de ağzından onu düşürmeyen ama hemen öldükten sonra direkt Amerika'ya yaslananagiller var, Öyle bir yaslanma ki TAM BAĞIMSIZLIĞİ peçete gibi kıvırıp attılar, Sonra o insanın tüm kazanimlarinin üzerine bir bir örümcek ağ ördüler. 90'larda Turan Dursun ve birçok AYDIN katledildi, Peki şimdi? Şimdiyi söyleyeyim mi? Neyse gerek yok, yazdım ama sildim. Sadece şu kadarını söyleyeyim, yukarıdaki kafanın şekil değiştirmiş ama zihniyeti kökünde aynı olan bazı insanlar, Madımak'ın sanal alemdeki versiyonlarını yapıyorlar. Ama yaptıkları kendi ayaklarına dolanacak bir gün.
Semih Doğan okurunun profil resmi
%100 katılıyorum Kaan. Teşekkürler.
4 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Neşe okurunun profil resmi
Özgür düşünceyi, sorgulayıcı akılı savunanları katledenler nedense hep meçhul kalmıştır. Deliller de tanıklar da karartılmış, göz önünde olsa da göz ardı edilmiştir. (Sen diyeceğim izninle.) Senin de dediğin gibi, faillerin peşine düşülmeyerek topluma göz dağı verilmiştir. Sivas olaylarında herkesin gözü önünde insanlık suçu işleyenler ellerini kollarını sallayarak gezmeye devam ettiler ama “bulunamadılar”! Bulunanlar da mevki-makam sahibi yapıldılar. Abit Dursun, “Benim babam bir kahramandı.” demiş. Çok doğru demiş. Turan Dursun ölüme gideceğini biliyordu ama savunduklarını söylemekten vazgeçmedi. Bu cesur ve nitelikli yazı için tebrik ediyorum seni. Eline, ömrüne sağlık. Bir yerlerde hâlâ senin gibi güzel insanların olduğunu bilmek ne kadar mutluluk verici. Var ol Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Son paragrafını okuyunca çok mutlu oldum. Teşekkür ederim. Sen de o güzel insanlardan birisin... Zaten failler ya bulunamaz ya da yıllar sonra bulunur; ama bulunanlar da gerçek failler değillerdir... Halkın bir kesiminin içi kanarken, diğer kesiminin içten içe "oh olsun" demesi devam ederse, daha çoook böyle faili meçhul cinayetlerle muhatap oluruz.
Going Solo okurunun profil resmi
Merhabalar; Zamanında Turan Dursun’un kitaplarından okudum. Kitapları hakkındaki değerlendirmem şudur: “İnsanların inancını yıkmak, yok etmek ama yıkıp yok ettiklerinin yerine bir şey sunmamak; o insanı boşluğa boşluğa boşluğa terketmek.” Bu, ormanı yakıp da yerine hiç ağaç dikmemek ve o yangın alanını kendi haline bırakmak gibidir. Bu insanlık dışı! Ama bunun cezasını Allah’a ait görürüm ben; insanların vermesinden yana değilim çünkü onu okuyan kendi tercihi ile okumuştur; kimse kimsenin elinden inancını zorla alamaz. Bunun için Dursun’un kitaplarında ortaya koyduğu düşüncelerinden dolayı öldürülmesini kınıyorum. Kitap, özgürlüktür bana göre. İsteyen istediği konuda istediği kitabı yazabilmelidir; dileyen alır, dileyen almaz. Bu bir özgürlüktür. Yazınızda dile getirdiğiniz “susturucu” kullanılarak öldürülmesi ve öldürenlerin meçhul bırakılması da bana göre sorundur. Bu tür şeyler öldürene ödül gibi, hukuk sistemini de itibarsızlaştırıyor. Buna rağmen Turan Dursun bana göre bir anarşist... Belki bir yakıcı yıkıcı terörist... Ölümü hak etmiş bir insan; bunu kendisi de ciddi bir şekilde öngörmüş incelemenizde değindiğiniz gibi. Ama keşke bunu (dediğiniz gibi bir hain saldırı şeklinde) insanlar eliyle yaşamasaydı, madem yaşadı o halde failleri bulunup onlara da bedel ödetilseydi, yanlarına kâr kalmasaydı, dediğiniz gibi başka faiillere güç kuvvet verir bu ve düşünmeyi de toplumda suç gösterir. Böyle düşünüyorum ben de... İncelemeniz güzeldi; sağduyulu, oldukça dengeli bir bakış açısı, akıcı bir anlatım, nefretten uzak, duyarlılık yüklü...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yorumunuz ve görüşünüzü paylaştığınız için teşekkür ederim. İlk paragrafta söylediklerinize ve anarşizm ile ilgili paragrafta söylediklerinize katılmıyorum. Onun dışında hemfikir olduğumuzu söyleyebilirim. Katılmadığım kısımları da uzun uzun yazmak istemiyorum. Zira burada ne ben sizi değiştirebilirim ne de siz beni. Kısmet olması imkansız gibi görünse de bir gün yüz yüze bunları konuşmak çok daha sağlıklı olur. Yazı dilinde tartışmalar ve anlaşmazlıklar çok sık oluyor. Ama sağduyulu ve saygılı bir insan olduğunuz çok açık. Bu sebeple yorumunuzda katılmadığım noktalar olmasına rağmen yorumunuzu beğendim :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Oktay okurunun profil resmi
"Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?" Ve ölümü göze aldı, susmadı. 90'lı yıllar Türkiye'sinin faili mechul(yersen) cinayetlerinden... Çok güzel yazmışsınız, ellerinize sağlık.
Pelşîn okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık çok hoş bir inceleme olmuş. Sizin için uzun bir gece olacak gibi görünüyor, gelecek yorumlara istinaden söylüyorum. Bu yüzden bolca sabır diliyorum :)
1 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Tuco nöbette sağolsun :))
Bu yorum görüntülenemiyor
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.