Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Peygamberimiz aleyhisselam, Yahudi olarak bilinenlerin yetmiş bir (71) fırkaya (gruba) ayrılacaklarını haber vermiştir. Onların fırkalara ayrılmasını müfessirlerin ekserîsi şu şekilde anlatırlar: Üzerlerinden geçen uzun zaman sonra İsrâil oğullarından bir topluluğun kalpleri katılaştı. Sonra onlar kendilerince bir gayret içine girip istedikleri şekilde bazı kitaplar yazıp onların Allah’tan geldiğini iddia ettiler. Bu hususta kendilerine ters düşenleri ölümle tehdit ettiler. Sonra düşündüler ve İsrâil oğullarının hepsinin öldürülmesinin mümkün olmadığını anladılar. (Yani herkesi öldürerek amaçlarına ulaşamayacaklarını anladılar.) İsrâil oğulları arasında ilim sahibi ve herkes tarafından büyük kabul edilen bir âlim (Hıbr) vardı. Kendi yazdıkları kitapları Allah’tan gelmiş gibi herkese kabul ettirmek isteyen Yahudi grup, kitaplarını bu âlime arz etmeyi, kabul ederse onu kendilerinden saymayı, kabul etmezse onu öldürmeyi ve böylece tüm İsrâil oğullarının kendilerine tâbi olmasını sağlamayı planladılar. Bu topluluk planlarını hayata geçirebilmek için o büyük âlim ile yazışmaya başladılar (arzularını anlattılar.) Âlim onların kalplerindekini anladı. (Kendi ezberinde olan) Allah’ın (hak) kitabını incecik kağıtlar üzerine küçük yazılarla kaydetti. O kağıtları bir boynuz içine koydu ve boynuna asıp üzerine elbise giydi. Sonra âlim Yahudilerin yanına geldi. Yahudiler kendi yazdıkları kitapları ona arz edip âlimin bunlara imân etmesini istediler. Âlim ise eliyle boynuzun asılı bulunduğu göğüs bölgesine işâret ederek “Evet buna ben de imân ettim. İmân etmemek için bir sebep yok.” dedi. Bu âlimin yakın dostları vardı ve onlar âlimi saygıyla gözetip takip ediyorlardı. Âlim ölünce yakın dostları üzerinde boynuzu buldular. Dostları dediler ki, “O, bu boynuzda yazılı olanlara imân etmişti.” Ancak (Yahudilerin tümü buna iknâ olmadı, bazıları farklı görüşler beyân etti ve) Yahudiler ihtilâfa düştüler. Bu sebeple İsrâil oğulları arasında farklı farklı görüşler ortaya çıktı ve hattâ (zaman içinde) yetmiş bir fırkaya kadar ayrıldılar. Onların en hayırlısı “Ashâb-ı Karn” (Boynuz Dostları) idi. (Yani onların en hayırlıları, boynuzda yazılı olanlara imân eden topluluktu.)
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.