Şimdi bu tartışmalardaki temel mantık hatalarından bazılarına ya-
kından bakalım: Öncelikle tür dediğimiz kavram, doğada gerçek
bir karşılığı olmayan, salt insan icadı bir kavramdır. İnsanın kate-
gorik düşünüş biçimine bağlı olarak çevresindeki canlı dünyayı sı-
nıflandırma alışkanlığının bir sonucudur. Ayrıca sanıldığı gibi tür
kavramı ve tür tanımlamaları o kadar sabit ve keskin kenarlı ta-
nımlar değildir. Birçok canlı örneğinin hangi türe dahil edileceği
konusunda ciddi ihtilaflar yaşanmakta ve birçok canlının filoge-
netik (soyoluş) ağaçları veya başka bir deyişle, ait oldukları takso-
nomik sınıflar, gözden geçirilmekte ve değişmektedir. Birçok kez
çıplak gözle ayırt edebileceğiniz herhangi bir farkı olmayan hay-
vanların (özellikle bazı böceklerin) farklı türler olduklarına hük-
metmeniz gerekebilir. Çünkü görünüşteki benzerlik ve farklılık-
lar yanıltıcı olabilir. Kısacası taksonomi ve tür tanımlama, oldukça
kaygan zeminli ve belirsiz bir uğraştır.
Bir başka husus ise taksonomi fikrinin, yani canlıların sınıflan-
dırılması sürecinin, büyük oranda canlıların "akrabalıkları" üze-
rine kurulu olduğudur. Yani taksonomi verileri, tür tanımları ve
hayvanların sınıflandırma bilgileri üzerinden tartışmaya başla-
dığınız zaman, otomatik olarak evrimsel akrabalık fikri üzerinde
tartışıyorsunuz demektir. Bu noktanın çoğu kez gözden kaçması,
özellikle evrim aleyhinde kanıtlar getirmeye çalışanların sonuç-
suz döngüler içinde kalmalarına neden olabilmektedir. Yaratılışın
ateşli savunucuları, çoğu kez "Türler asla birbirine dönüşmez" der-
ken, insan icadı taksonomik bir sınıflandırma birimini adeta kut-
sallaştırma yanılgısına düşmektedirler.
Hatırda tutulması gereken en önemli hata ise "Ya o ya bu" şek-
linde ortaya çıkan ikili mantığa dayalı hatalardır. Canlılar alemi
hiçbir zaman bizim sınırlandırıcı ikili mantığımıza göre işlemez.
Davranışlardan hayvan gruplarının özelliklerine kadar baktığı-
nız her yerde, bol miktarda ara geçişler içeren, sınıflandırmayı
son derece zorlaştıran "gri" unsurlar çıkar karşımıza. Hal böyley-
ken, yani canlılar bizim ikili mantığımıza hiç mi hiç uymazken, on-
ları "Ya şöyledir ya da böyle!" mantığıyla tartışmanın bizi gerçeğe
ulaştırmayacağı açıktır.
Tabii amaç gerçeğe ulaşmak değil de sadece kavga ve tartışma ise
bunların da hiçbir önemi yoktur.