Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnanıyordum; insanımızın Yüce Yaratıcı ile arasına konan bütün engelleri aşıp, O'na yaraşır ve yakışır bir tarz da yeniden kendini bulacağına. İnanıyordum; ilme, inanca,düşünceye açık, gayretli dimağların, o muhteşemlerden muhteşemlerden muhteşem tabiat kitabını yeniden bir kere daha didik didik edeceğine. İnanıyordum; aradan yıllar geçse de bir gün mutlaka yitirdiğimiz ruhumuzun geriye dönüp ülkemizi, milletimizi, insanlığımızı ipotek edilmişlikten kurtaracağına. İnanıyordum;Hızır soluklu insanların, şubir kaç asırlık kuraklığı gözyaşlarıyla sulayıp, şurada burada kaybolup gitmiş ilhadzade, dalaletzade, malul nesilleri, şanlı mazilerinin o semavi dinamikleri ile yeniden buluşturacaklarına ve milletimizi milletler muvazenesinde hak ettiği yere yükselteceklerine. İnanıyordum; gündüzü kadar geceside o şanlı günlerimizin aydınlığına denk “ eyyamullah” diyeceğimiz o ışıktan çağların dönüp geleceğine, köy- kent , şehir-kasaba her tarafın bir kere daha İrem Bağları gibi cennetleri döneceğine. İnanıyordum; bağı-bahçesi, çarşısı-pazarı, sokağı ve evleriyle ma'na edâlı, huzur ve güven televvünlü renkli günlerimizin dönüp geleceğine. Ve inanıyordum; kendi ruhundaki dinamiklerden güç, “Altın Çağ” insanındanfeyz alan, vesayet bilmeyen, öz kaynaklarından beslenen, mefkuresine ibadet hassasiyeti içinde bağlı, ilimde, sanatta,fikirde, siyasette, yani hayatın her sahasında liyakatiyle kendine yer bulan, cismaniyet ve nefsaniliğe rağmen ruhanilerin kendilerine gıpta ile baktığı, esnafıyla-memuruyla, siviliyle-askeriyle,beyiyle-çobanıyla bütün milletimizin yeniden kendine geleceğine, asırlık uykudan uyanıp; 'ben de buradayım' diyeceğine...Evet, bütün bunlara inanıyordum. Bir takım bedbin ve karamsar insanlar bunlara inanmadı. Hayal dedi, düş dedi ve göremediler herşeyin bir inayet eliyle hazırlandığını fark edemediler; her şeyin kelepleşip tarih şuuru tığının ucunda ve yepyeni bir kanaviçe ile irtibatlandığını; hep takılıp kaldılar sebepler dünyasındaki şeylere. Oysaki bir de Kudret'i Sonsuz'un kâinata hakim olan teennisine bakmalıydılar. Evet! O'nun "ol" emriyle cihanı bir kere de var edebilecekken, kainatı altı zamanda yarattığına, yavruyu anne karnında onca çile ve ızdırapla aylarca tuttuğuna, mercana denizlerin derinliklerinde nice kanlar kusturduktan sonra gün yüzüne çıkma izni verdiğine bakmalı değiller miydi?
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.