Gönderi

Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram, Nazilerin gerçekleştirdikleri vahşet hakkında düşünmeye niyetlenerek, Almanların neden bu şekilde davranmış olabileceklerini açıklamak istedi. Bu meseleyi test edebilmek için bir deney geliştirdi fakat bunu Almanya'da yapmasına izin vermediler. O da, belirli bir otoriter karakter ortaya koyabilmek için, deneyini 1961 yılında Yale Üniversitesi binalarından birinde yapmaya başladı -Adolf Eichmann'ın Yahudilere uygulanan Nazi katliamlarındaki payı yüzünden Kudüs'te yargılandığı zamanla aynı dönemlere denk gelmektedir. Milgram, deneklerine (bazıları Yale öğrencisi, bazıları da New Haven sakinlerindendi) öğrenmeyle ilgili bir deneyde, diğer katılımcıların üzerinde elektrik şoku uygulayacaklarını söyledi. Gerçekte, camın arkasında kabloya bağlıymış gibi duran insanlar Milgram'la anlaşmış ve yalnızca şok geçiriyormuş gibi davranmışlardı. (Sözde) Denekler (öyle olduklarını düşündükleri) öğrenmeyle ilgili bir deneydeki katılımcılara şok uygularken, korkunç bir manzara ile karşılaştılar. Hiç tanımadıkları ve hiçbir şekilde düşmanlık beslemedikleri insanlar, büyük acılar çekiyormuş gibi görünüyordu; camlara vurarak, kalp ağrısından şikayet ediyorlardı. Buna rağmen, deneklerin büyük bir çoğunluğu Milgram'ın talimatlarına uydular ve kurbanlarına, ölüm tehlikelerine rağmen daha ağır şoklar uygulamaya devam ettiler. Kurbanını (görünürde) öldürecek raddeye gelmeden bırakanlar bile, karşı taraftaki insanın sağlık durumu hakkında bilgi almadan oradan ayrıldı. Milgram, insanların yeni bir ortamdayken yeni kuralları daha çabuk kavradıklarını anladı. Şaşırtıcı bir biçimde, yeni bir amaca hizmet edebilmek uğruna, farklı bir otoritenin verdiği emirlere uyarak başkalarına zarar vermeye ve onları öldürmeye hevesliydiler. Milgram, "Öylesine güçlü bir itaatle karşılaştım ki, deneyi bir de Almanya'da tekrar etmeye hiç gerek duymadım," dedi.
Sayfa 19 - Olvido Yayınları
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.