Bir gün,insanlar benim bu öykümü okurlarsa nice masumiyet ve mutluluk dolu yıllardan sonra,
bir cinayet ile başlayan ve bir idam ile sona eren bu korkunç yılın varlığına
inanmak istemeyeceklerdir;eksik bir yani, eksik bir havası olacak.
Masum ve mutluluk dolu yılları yaşarken,
bir cinayet ile başlayan ve bir idam ile sona eren korkunç yıl.
kitapı okuyanlar tarafından,sürekli suçu belirtilmemiş olduğundan söz ediliyor.
Viktor hugo,idama mahkum olan kişinin suçunu belirtmiyiçek kadar insanların
kafasında soru işaretleri bırakacağına asla inanmadım.
O yüzden kitap inceleye inceleye okudum. Suçu cinayet.
Hepimiz günün birinde bir katil olmaya ve bir cinayet olmaya adayız.
Yarınların ne getireceği asla bilinmez.
Viktor hugo, suç işleyen sefilerin cezalarının hemen uygulandığını,
lakin zengin insanların af edilmesinden dolayı ,o günün şartlarında
idama karşı gelmiş olduğunu düşünüyorum.
Şayet; küçücük çocuklara tecavüz edip onları öldüren,egosunu tatmin etmek için
işinden evine dönen babayı öldürenleri,nice çocukları yetim,kadınları dul, anneleri
evlatsız bırakan şehir eşkiyalara,birşeyleri bahane ederek eşini öldüren canilere,
ve bunun gibi nice suçları işleyenlere bile yaşam hakkı verilmeli diyorsa,
onun ben sıfatına tüküreyim.!
Bir insan ne kadar da büyük suç işlerse işlesin idamı hak etmediğini
ve yok etme gücünün sadece ALLah'a özgü olduğunu savunuyor.
Kısasa kısas zaten ALLah ın emri,Lakin bütün ülkeler,ALLah ın emirlerinden çok,
Kendi gibi yaratılmışların emirlerine itaat ediyorlar.
Yani kuranı kerimi anayasa olunması lazımken,kendileri gibi aciz kendileri gibi
ölüme mahkum olanların anayasalarına göre yaşamlarına yön veriyorlar.
Ah cinayet işleyen kişiyi,ancak öldürdüğü kişinin ailesi af edebilir.
ALLah u teala ölen kişinin ailesi af ederse,kişi ölmekten kurtulabilir.
Biri ailemizden birini kasten öldürse,hepimiz ölenin intikamını almak için
seferber oluruz.
Ah! Kaçabilseydim,kırlarda nasıl da koşardım.!
İdama giden mahkum bu cümleyi haykırınca,o an kırlarda onun yerine koşmak istedim.
Lakin istanbul ,beyoğlunda kırları bulamadım.
İş'ten eve giderken koşarak gittim,kırlarda koşuyormuşcasına eve vardım.
Düşünsene birilerinin hayali kırlarda koşmak,ve ya duvarlarda çarpmadan koşmak.
Birileri bunu hayal ediyor ve ben bunları gerçekleştirecek imkanlara sahipken,
nasıl isyan edeyim.!
Kitapı okurken, okuyanlar,ve okuyacak olanlar,idama gitten o mahkum misali
düşüncelerin içine giriyor.Ve kitapı bittirdiğimizde,kendi evimizde,kendi ailemiz ile
oluşumuz,şükür secdesine vardırırçasına bir sevinç kapılıyor.
Tabiki bunları hayal eden özleyen insanlarda aklımıza gelince onlar içinde dua ediyoruz.
Hapishane,ne kadar utanç verici birşey! Herşeyi kirleten bir zehir var orada.
Evet hapishaneler her daim utanç vericidir.Herşeyi kirleten bir zehirdir.
Türkiyede bile öyledir.Parası olan ceza yatmaz ama sefil bir gariban suç işlesin
hayatını maf ederler..!
Nice insanlar trafik kazalarında,kasıtsız ölümlere sebeb oldular.
Gariban olan hapise mahkum olurken, cumurbaşkanın oğlu burak erdoğan,
hapishane yerine avruba da keyfu sefasını sürdürme nakline nail oldu.
Çünkü babası o günün kraları gibi.
insanların yaşaması ve yok olması onun iki dudak arasında.
Oğluna hapis yolunu gösterir mi hiç asla..!
Oğlu onun gibi saraylarda yaşamalı,hapishanelerde değil.
Ama maktulün ailesi perişan olmalı.!
Bakın! güneş, ilkbahar,çiçek dolu tarlalar,sabahleyin uyanıp şakıyan kuşlar,
bulutlar, ağaçlar, doğa, özgürlük, yaşam,ne yazık ki hiç biri benim değil artık.!
İdam mahkumu bu cümleyi haykırırken,sen halen güzel bir ev ,güzel bir araba,
güzel bir eş,güzel bir iş,bol bol paralı hayat,güzel iş vs gibi düşüncelere
dalıyorsan ve bunlar yok diye üzülüyorsun.! idama giden mahkumun bu cümlesine kulak ver.
Sanki bir eşya dan söz eder gibi, benden konuşuyorlardı.
İdam mahkumu bu cümleyi kurarken,anladımki o bir sefil.
O sıradan gariban bir insan,ankarada dayıları yok.
Devlete bol bol vergi verip paralar kazandıran bir iş adamı olmadığını anladım.
İnsan dilinin en güzel sözcüğü olan "baba" sözcüğünü duymamaya mahkum olmuştum.
İdam mahkumu bu cümle ile özlemlerini,ve çaresizliklerini anlatırken.
Türkiyede zalim diktatörlere siz zalimsiniz dedikleri için,
hapise mahkum olmuş o babalar geldi aklıma.
Ulan! adamın kızı adama baba dememesi, onu tanımıyor olması,bir yabancı gibi
ona yaklaşması ne acı bir tablodur.
Ve ben öldükten sonra, oğulsuz, kocasız, babasız kalıcak üç kadın.
Kim bilir, uzun ömür. sürmeyi umut eden kaç kişi olmuştur.!
Ne zaman öleceğini bilmemek büyük bir nimet.
Viktor hugoii,idama karşı,ben islam nizami olursa idama karşı değilim.
lakin demokrasi,ve laik vs gibi sistemlerde idam olursa karşıyım.
çünkü nice masumları dar ağacında salandırırlar.
Ah bu arada arap kültürü ile islamiyeti karıştırmıçak kadar gerizekalı değilsindir
inşallah.
İyi okumalar.