Beyler mi ? HAYVAN çiftliği mü mi mo mö
SPOİLEEER! (içerdi)
Son günlerde yaşanan hayvanlara (canlılar diyelim biz buna iki ayaklılar da dahil) eziyeti, ayaklanma ile degiştirecektir Bay 
George Orwell anlattığına göre.
Çiftliğin sakinleri, Jones (çiftlik sahibi) `in hayvanları sömürmesinin son bulmasını, onlarin etlerini, sütlerini, yumurtalarını; tahıl, arpa, buğday... ürünlerini artık Jones (insanlara) `a yedirmeyeceklerini; gerçek ciftlik sahiplerinin, olması gereken-hak eden asıl hayvanların olduğunu bir gece toplantısında karar verirler. Jones`a ayak bilerler. Domuz olan iki kanka "Snowball ile Napoléon" önderliğinde, ayaklanma büyük çabalar sonucunda başarılır. Jones artık çiftlikten kovulmuştur.
Snowball ile Napoléon, önce çiftliğin ismini BEYLİK ÇİFTLİK tabelasını silerek yerine 
Hayvan Çiftliği ismini yazıverirler: hayvanlar için ne harika çiftlik olacak(mı)dır.
///////+Bir varmış bi daha varmış: Napoléon isminde bir domuz varmış.. ahh ne kurnazmış ne kurnazmış...+///
Derken;
Bu çiftliğin düzeni içinde bir düzenleme gerekiyormuş. Kocaman bir duvara,
YEDİ EMİR
1. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
2. Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7. Bütün hayvanlar eşittir.
yedi emir yazılmış. ////+ -ilerledikçe bu emirler değişecek şekilde hainler tarafından değiştirileye, yenilenmeye, kendi işlerine göre kanunla çıkarılmaya başlanacakmış...+////
Ne zaman ? Tabii ki, çiftlik köpeğinin, 9 yavrusu Napoléon tarafından alıkonulup, buyüdükten sonra Snowball`ı çiftlikten paket yapana kadar...
Napoléon (domuz) daha aç gözlü, çiftliğin hayvanlarının daha az yiyecekle daha çok çalışacağı aşikârdır.
Napoléon`nun bir sözcüsü var! ~~ ah bu üstün zekalı, sivri dilli sözcüler~~~
Dedi ki: Squealer, "Yoldaşlar!" diye haykırdı. "Umarım, biz domuzların bunu bencilliğimizden, ayrıcalık düşkünlüğümüzden yaptığını sanmıyorsunuzdur. Aslında çoğumuz süt ve elmadan hoşlanmayız. Ben de hoşlanmam. Bu elmalara el koymamızın tek bir amacı var, o da sağlığımızı korumak. [alıntı]
Bir lider halkının sağlığını korumak zorundadır; bencede. :))
Emekçiler, canla başla çalışıyor, hayvan çiftliği yöneticileri ise en iyi yiyecekleri boğazlarına, elbette ki tepiyorlardı. Hakkıydılar da -lar eki yardakçıları belirtmek için kullanıldı- :) domuzlar liderlik vasfına sahiplerdi. Akıllı ve de zekiydiler. Aptal bir "yönetici" çiftliği nasıl yönetsindi? Hem... hem... en iyi ürünü kim yiyebilirdi(!)
Tabii gel zaman git zaman, çiftliğin her bir kuralı Napoléon tarafından bir bir değiştirilmişti. Sırasıyla..
"Hiçbir hayvan çarşaf serili yatakta yatmayacak yazıyor," . [alıntı]
Demek oluyor ki, bazen emirler de kurallar da değişebilirdi. -yeter ki düzen olsundu- - - :p
Snowball dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Koyunlara öğretilen "Dört ayak iyi, iki ayak kötü!" Sloganın yerinde yeller esiyor, onun yerine başla söylevler ortaya atılıyordu. Tıpkı diyor söylevler, sloganlar, kanunlar, emirler değişirken: koyunlar da birbir ağaca tünüyorlardı :)
En zavallı hayvanlar kuşkusuz tavuklardı. Yumurtalar haftada 400`den 600`e çıkarılmış, domuz yavruları beklenmedik sayılara yükselmiş, bir senesi de o tavuklar kuluçkaya oturtulacak yumurta verilmemiş olması da cabasıydı.
////+++ Âdet yerini bulmuş, George Orwell `nın söylevine göre: gerekirse 2×2=5 etmişti #87753823 .
1984 `de olduğu gibi Orwell haklıydı +×////
Her paragrafını özene bezene yazan Orwell`e sonsuz şükran duyuyorum.
Bir defasında bu kitap hakkında şöyle bir inceleme yazılmış olduğunu gördüm.
"Kitap o kadar komikti ki gül gül öldüm, karnım ağrıdı gülmekten" /büyük ihtimal o koyuncukta bu kitaptaki koyunlar gibi, bir gün
"Dört ayak iyi, iki ayak kötü!" Sloganın yerine öğreneceği yeni sloganlar öğreteceklerdi. Tıpkı "Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi!" Koyun koyun`aaaaaa yüzeceklerdi.
Böyle bir gençlikten de bir zaman sonra #88707833 [alıntı]`sı haklı yere kocaman harflerle yazılmasından daha başka doğal ne olabilirdi ki?....
///---Öyle ömürler yaşıyoruz, ve öyle acı gerçeklerle karşılaşıyoruz ki, kendi ırkını dahi! yaşamını hiçe sayan insanlar olup çıkıyoruz. -///
Çiftlik için çok çalışan ve sonunda, sonu bir lider-önder ( la la lallalalalallaa -diye alay ederek yorumluyorum- ) emekliliği gelen Boxer`in sonuda, tıpkı diğerlerine olacak olan gibi:
Benjamin ise, hayvanların çevresinde hoplayıp zıplıyor, küçük ayaklarını yere vurarak, "Salaklar! Salaklar!" diye bağırıyordu. "Kör müsünüz? Arabanın üstünde ne yazıyor, görmüyor musunuz?" Benjamin'i duyan hayvanlar durakladılar; ortalığı bir suskunluk kapladı. Muriel, yazıyı sökmeye çalışıyordu. Benjamin, onu kenara itti ve ölüm sessizliğinin ortasında yazıyı okudu: "Alfred Simmonds, At Kasabı ve Tutkal İmalatçısı, Willingdon. Hayvan Derisi ve Kemik Tozu Taciri.
Şimdi anladınız mı? Boxer'ı at kasabına götürüyorlar, köpek maması yapacaklar!"
Diğerek uyandırsa da ; sözcü Squealer, Yoldaşlar... yoldaşlar! Diyerek anıran Domuz(!) Bu olayında üzerini örtmeyi, ister istemez başarmıştı.
Başarmasa ne olacak ? Napoléon` dan , aldığı koruma köpekleri vardı yanında.
Birde bakmıssınız ki; kapı numaranızın yazı karakteri değişmiştir.
Elbisesi üzerindeyken, iççamaşırını çıkartan insanlar da görmedik mi ? ; )
Hiçte pişman olmadan kapadım kitabımı, bitmeseydi diyebilirim. Zevkle okudum. Neredeyse eglenmekten gül gül öldüm ( ! :p )
Ah ne zavallılık...
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.