Şiirde olduğu gibi düz yazıda da ustalığını gösteriyor Nazım Hikmet. Kendisinin biyografisine şöyle bir göz gezdirince kitaptaki birçok şey yerli yerine oturuyor. Gizli bir otobiyografi deniliyor hatta bu kitap için.
Kitap başlarda karışık görünebilir fakat okudukça anlaşılır bir dil ve kurgusu olduğu çıkıyor ortaya sonradan.
Dünyanın ve Türkiye'nin fikirlerle çatışmasını, farklı fikirlere sahip insanların maruz kaldıkları birçok haksızlığı dile getiriyor bu kitap. Moskova'dan yayılan komünizm birçok ülkeye yayılıyor. Fakat dünya farklı fikirlere kapalı. Bu fikirleri öldürmek ve yok etmek istiyor, kimi zaman psikolojik kimi zaman fiziksel baskılarla. Tabii bu sadece komünizm ile sınırlı değil, aynı dönemde dine karşı da çok ciddi baskılar söz konusu.
Bugün olduğu gibi geçmişte de, pek muhtemel gelecekte de hak, adalet, özgürlük kavramları hayattaki karşılıklarını almaktan uzak.
Son olarak kitaptan bağımsız olsa da şu dizeleri ekleyelim be kardeşim
Nazım Hikmet;
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Abidin Dino;
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan hasretle kucaklayabilseydim seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini.