Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

194 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Ercan Kesal'i Radikal ve Birgün gazetelerinde yazdığı küçük öykülerle tanımış Peri Gazozu adıyla yayınlanan yazarın çocukluk yıllarının geçtiği Avanos'ta babasının gazoz imalathanesinde başından geçenler, sonrasında üniversite de okumak üzere gittiği İzmir'de yaşadıkları ve Anadolu'da görev yaparken tanık olduğu olaylarla harmanlanmış ve sinema duyarlılığıyla işlenmiş. öyküleriyle de bu tanışıklığımız ileri boyutlara taşınmıştı. Ercan Kesal, anılarıyla bugün, taşraya doktor olarak atanması ile günümüzde yaşadıklarını aynı öykü içerisinde öylesine ustalıkla buluşturuyordu ki hayran olmamak mümkün değildi. Öykülerde anlatılanlar insanın içine işleyen cinsten oldukça hüzünlü ve duygusaldı. Bu arada ufak bir parantez okumayanlar için mutlaka Peri Gazozu kitabını okumalarını öneririm. Neyse, bu yazımızda ele alacağımız yazarın ilk romanı İletişim'in tabiriyle trajikomik novellası "Nasipse Adayız". Yazarın bir nevi otobiyografik eseri de sayılabilen romanda Kemal Güner adlı bir doktorun hiç düşüncesinde yokken katıldığı bir radyo programı sonrasında radyocunun isminin belediye başkanı adaylığı için geçtiğini söylemesi, Doktor Kemal'in bir yandan reddetse de yavaş yavaş bu fikre ısınması ve siyasete atılmaya karar vermesini ele alıyor. Bu arada unutmadan yazarımız Ercan Kesal'in de bir dönem Beyoğlu ilçesine belediye başkan adaylığı için adının geçtiğini de belirtelim. Kahramanımız Doktor Kemal Güner, iktidar hırsı içerisinde düştüğü durum, siyaset çarkının bir insanı nasıl avucuna aldığı, yerel siyasetteki yağdanlıklar, siyasete girenleri yolmayı meslek haline getiren, partilerde kümelenmiş ilgili, ilgisiz siyasetten geçinen kişiler bizlere oldukça başarılı bir şekilde yurdum tablosu çiziyorlar. Dostoyevski’nin “Her insanın içinde bitmek tükenmek bilmeyen bir hırs ve iktidar arayışı vardır” sözünü kanıtlarcasına Doktor Kemal, öyle bir çarkın içerisine giriyor ki daha başına ne geldiğini bile anlayamadan, sünnet düğünlerinden dernek yemeklerine, radyo programlarından mahalle toplantılarına katılıp duruyor romanın bir yerinde benim buralarda ne işim var deyip sorgulasa da yine de siyaset mikrobu bünyesine sirayet ettiği için bir türlü kendini içine düştüğü durumdan söküp atamıyor. Adaylık uğruna hem parasını, hem itibarını ve kişiliğini öylesine sıfırlıyor ki sonunda kendisi bile kendisini tanıyamıyor. Nasipse Adayız, bizleri hem güldürken, hem de rahatsız ediyor ve Türkiye'deki siyasetin, siyasetçinin içinde bulunduğu durumu oldukça başarılı bir şekilde yansıtıyor. Bu kitap ve Ercan kesal'in diğer iki eseri mutlaka okunmalı. Unutmadan Nasipse Adayız, pek yakında filme de uyarlanacak, filmini de kitabı gibi aynı sabırsızlıkla bekliyoruz.... Herkese iyi okumalar... KİTAPTAN: " Bu akşam da bilmem ne düğün salonundayım. Yemekli davet var. Her zamanki gibi çelengimizi önceden gönderdik, uygun saatte de yerimizi aldık… İçerisi çok kalabalık. İstanbul’da en çok sayıda kendilerinin olduğunu iddia eden bilmem nerelilerin dayanışma gecesi yapılıyor. Uzun masalara karşılıklı oturmuş, yemek yiyen, konuşan, öpüşen orta yaş ve üzerinde erkekler doldurmuş ortalığı. Kalın bıyıklı, koca kafalı bir yerel sanatçı sazıyla bir şeyler çalmış, sonra da ara vermiş, dinleniyor… Sahnedeki takım elbiseli, beyaz gömlekli, enine çizgili bordo kravatlı, kel kafalı, ortadan uzunca boylu, heyecanlı adam kim? Benim tabii ki."
Nasipse Adayız
Nasipse AdayızErcan Kesal · İletişim Yayınları · 2015653 okunma
··
23 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
NBC'nin "Bir Zamanlar Anadolu'da" filmini seyrettiğimde, işte, diye düşünmüştüm, eleman şimdi gerçek bir yönetmendir. Sonra, filmi diğer NBC filmlerinden belki de radikal olarak ayıran şeyin ne olduğunu düşündüm. Senaryoydu elbette. Büyük oranda Ercan Kesal'in parmağı vardı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.