Türkçe olarak kaleme alınmış ilk standart Osmanlı tarihi olan Âşıkpaşazâde'nin Tevârih-i Âl-i Osman'ında, Osmanlı beyliğinin menşei basit şekilde belirtilmiş ve yukarıda adları zikredilen müverrihlerin bilgileri tekrarlanmamıştır. Burada üstü kapalı olarak Acem ve Arap mücadelesinden, Arab'ın Rum'u ve Acem'i mağlup etmesinden; bilahare Acem'in Türkü kendi yanına çekmesinden ve Arab'ı yenmesinden söz edilirken, bu mücadeleler dolayısıyla göçer Türklerin uzaklaştırıldığını, Süleyman Şah'ın Türk ve Tatarlar ile Anadolu'ya girdiğini ve bütün Anadolu'yu alt-üst ettiğini, Caber kalesi önlerinde vefatı vuku bulduktan sonra dağılan Türkmenlerin üç oğlunun liderliği altında yeniden Anadolu'ya yerleştiklerini, bunlardan birinin de Ertuğrul Bey olduğunu yazar. Burada açık olarak Anadolu'da efsanevi şöhrete sahip olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın şahsında Osmanlı Devleti'ni meşru bir zemine yerleştirmek için hanedanın asaletini göstermek ve Türkmenler arasında hatıraları hâlâ yaşayan Süleyman Şah'ın nesebinden gelmenin kazandıracağı avantajları ortaya koymak düşünülmüş olmalıdır. Fakat bu yapılırken dahi yine hanedanın kökleri Orta Asya geleneğine bağlanmaktadır. Öte yandan Âşıkpaşazâde'nin Osmanlı lafzı yerine Türk tabirini kullandığı da belirtilmelidir. Yine II. Mehmed devri müelliflerinden Nişancı Karamanî Mehmed Paşa da biraz farklı fakat çok ilginç bilgilere yer verir: O İlhanlılar'ın Bağdad'ı işgalleri esnasında, onların önünden kaçan ve Ahlat yöresine yerleşen Oğuz Han evladına mensup bulunduklarını belirttiği 'Osmanlı hanedanının Kayık Alp'in liderliğinde Anadolu içlerine yöneldiğini zikreder.