Bir toplumun, bir grubun ya da bir sınıfın siyasî tutumunun belirli ve betimlenebilir bir söylemsel uygulamanın içinde yer alıp almadığı görülmeye çalışılacaktır. Bu pozitiflik, kesinlikle, ne dönemin siyaset teorileriyle ne de ekonomik belirlemelerle aynı zamana rastlayacaktı: o siyasetin dile getirilme konusu olabilen şeyleri, bu dile getirmenin alabildiği biçimleri, siyasette açığa çıkmış bulunan kavramları, ve siyasette işlev gören stratejik seçimleri tanımlayacaktı.