Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bahçelievler katliamı Türkeş 1977 yılında MHP Genel Merkezi'nin bulunduğu Ankara' daki Bahçelievler semtinin güvenli hale getirilmesi, yani solculardan arındırılması için emir verir. Abdullah Çatlı semtte yer alan ve ülkücülerin kontrolünde bulunan Nenehatun Yurdu'nda kendine bir oda hazırlatır ve yanına iki yardımcı alarak operasyonu yönetmeye başlar. Solcu öğrenciler İbrahim Bozkurt ve Zafer Boz 1978 yılının Ocak ayında arka arkaya öldürülürler, Mart ayında solcuların gittiği Nokta Kıraathanesi taranır. 1 Nisan 1978' de ise Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne bombalı bir saldırı düzenlenecektir. Ancak asıl katliam 8 Ekim gecesi gerçekleşecektir. Başlarında Abdullah Çatlı'nın bulunduğu bir ekip, 8 Ekim akşamı Ankara Bahçelievler' de 15. Sokak 16 numaralı daireye bir baskın düzenler. Sokakta daha önce keşif yapılmış, evin Türkiye İşçi Partili gençlere ait olduğu tespit edilmiştir. Çatlı arabada beklerken ekip eve girer. Evde TİP üyesi beş öğrenci bulunmaktadır: Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü öğrencileri Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar. Hiçbirinde silah bulunmayan TİP'lileri yere yatırıp bağladıktan sonra eter kullanarak bayıltırlar. O sırada kapı çalınır, TİP üyesi iki öğrenci, Faruk Erzan ve Salih Gevence arkadaşlarını ziyarete gelmiştir ve onlarda da silah yoktur. Ülkücü ekip Çatlı'nın talimatıyla Faruk ve Salih'i arabaya bindirir ve Eskişehir yolu tarafına götürür. Buradaki bir tarlanın içine doğru 500 metre kadar yürüttükten sonra iki genci başlarından vurarak öldürürler ve eve geri dönerler. Önce aynı yöntemi diğer gençlere de uygulamak isterler, ancak polisin şüphesini Üzerlerine çekecekleri için infazları evde gerçekleştirmeye karar verirler. Haluk Kırcı baygın öğrencilerden Osman Nuri Uzunlar'ı tel askısıyla boğmaya çalışır, ancak bunu başaramayınca yüzüne havlu bastırır ve boğarak öldürür. Bu şekilde süre kaybedeceklerini ve yakalanma risklerinin artacağını düşününce, Kırcı, Faruk ve Salih'i vurdukları silahı alır ve diğerlerine, "Siz çıkın," dedikten sonra geriye kalan gençleri de vurur. Dört öğrenci hemen orada, Serdar Alten ise hastanede yaşamını yitirir. Saatler içerisinde altı öğrenci katledilmiştir. Serdar Alten ise 8 gün sonra, 17 Ekim 1978'de hastanede ölecektir. (Günçıkan, 2010: 136-137) Serdar ölmeden önce hastanedeki ifadesinde katliam ekibini tarif eder, arabanın plakasını söyler, başlarındaki kişiye "reis" diye hitap ettiklerini anlatır. Serdar'ın ölmediğini duyan Çatlı memleketi Nevşehir'e, Kırcı ise memleketi Kayseri'ye gider. Polis çok geçmeden aracın izini bulur ve plakanın ülkücü Mustafa Mit'e ait olduğu tespit edilir. Araç Ülkü Ocakları tarafından alınmış ve Abdullah Çatlı ile Muhsin Yazıcıoğlu'nun kullanımına tahsis edilmiştir. Muhsin Yazıcıoğlu, 13 Şubat 1981'de askeri savcıya verdiği ifadede Çatlı'nın katliamdaki rolüyle ilgili olarak şunları söyleyecektir: ... gazetelerde Bahçelievler' de yedi kişinin öldürüldüğünü okudum. Ölüm olayının ülkücüler tarafından yapıldığı söylentileri üzerine konuyu araştırdım. İkinci başkanım olan Abdullah Çatlı'ya sorduğumda haberinin olmadığını söyledi, ancak soruşturmayı sürdürdüm. Site Yurdu'nda başkan olup olmadığını hatırlayamadığım Ünal Osmanağaoğlu'na sorduğumda önce bu konuda bir bilgisi olmadığını söyledi, ancak ben bu soruşturmanın peşini bırakmadım, tekrar konuştuğum Ünal Osmanağaoğlu bana bu olayı Abdullah Çatlı'nın emri ve organizasyonu ile kendisi de dahil olmak üzere Haluk Kırcı, Mahmut Korkmaz, Bünyamin Adanalı'yla birlikte işlediğini söylemişti. Ancak burada Ercüment Gedikli'nin adından da bahsettiğini hatırlar gibi oluyorum, ancak kesin emin değilim... Daha sonra bu edindiğim bilgilere dayanarak durumu tekrar Abdullah Çatlı' dan sordum, yine bana haberi olmadığını söyleyip bu olaydaki sorumluluğunu kabul etmedi. Ancak kişisel olarak yaptığım soruşturmada, Bahçelievler'de yedi kişinin öldüğü gün arabanın Abdullah Çatlı'da olduğunu tahmin etmekteyim. Çünkü araba genel başkan olarak bende değildi, benim yardımcım olan Abdullah Çatlı'da olması kuvvetle muhtemeldi. (Yalçın ve Yurdakul, 2016: 1 17) Çatlı 8 Kasım 1978'de yakalanır ancak Ankara yerine İstanbul'a götürülür ve Emniyet'te serbest bırakılır. Haluk Kırcı yargılanır ve yedi kere idama mahkum edilir, ancak cezaevinden firar eder. 1996'da yakalandığı gün Emniyet'ten kaçar, 1999'da yeniden yakalanır. 18 Mart 2004'te tahliye edilir. Ekim 2004'te ise Ukrayna'da yakalanır. 27 Mayıs 2010'da tekrar tahliye edilir. 8 Şubat 2011 tarihinde tekrar tutuklanır ve 4 Şubat 2015 tarihinde tahliye olur. Yıllar sonraki ifadesinde, "Beşini ben, ikisini Çatlı öldürdü," dedikten sonra, "O günkü şartlar içinde inanmış bir militandım. İliklerime kadar inanmıştım. Yüz kişi de gelse öldürecektim. Keşke Türkiye o günleri yaşamasaydı, kardeş kavgasına sürüklenmeseydi. Ama o günkü şartları da bakıp, anlamak lazım," diyecektir.
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.