Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Türk-İslam ülkücülerinin MHP'den ayrılışı: Büyük Birlik Partisi MÇP'nin MHP adını almaya hazırlandığı süreç, Ülkücü Hareket açısından bir ilke sahne olacak, bir grup ülkücü, hem Türkeş'in liderliğine itiraz ederek, hem hareketin ideolojisine önemli bir şerh düşerek ayrılık sürecini başlatacaklardı. Bu ayrılık sürecinin neticesinde ise ortaya Büyük Birlik Partisi (BBP) çıkacaktı. Bu grubun başındaki isim olan Muhsin Yazıcıoğlu'nun 1980 öncesinde yazdığı yazılara bakıldığında, ülkücü bir gençlik liderinin Türklükle Müslümanlığı nasıl bir araya getirmeye çalıştığı ve Ülkücü Hareket'in ideolojisine başlarda pragmatist nedenlerle eklenen İslam'ın bu ideolojiye giderek nasıl damgasını vurmaya başladığı rahatlıkla görülebilir. Yazıcıoğlu'nun bu yazıları, Seyyid Ahmet Arvasi'nin "Türk-İslam ülküsü"nün etkisi altında yazılan, Atsız'ın formüle ettiği "seküler" karakterli Türkçülüğün hayli uzağında, Müslümanlığın belirleyici olduğu yazılardır. Bu yazılarda komünizme karşı mücadele, kesin bir şekilde cihat olarak adlandırılmış, "Müslüman Türk"e adeta dünya-tarihsel bir rol biçilmiştir. Yazıcıoğlu 15 Ocak 1977 tarihli "İslam'ın Bayrağı, Kanlarımızla Yükseliyor!" adlı yazısında, "Bizim kavmimiz var oluşundan beri hak dine inanmış ve tek Allah'a tapmıştır. Öldükten sonra da ruhların yaşayacağına inanmış, öbür dünyanın varlığına iman etmiştir," diyerek Türklerin İslam'dan önce de İslam benzeri bir dinsel inancı olduğunu söyler. Türkler İslam'ın XI. yüzyıldaki gerileme döneminde İslam dünyasına Allah tarafından kurtarıcı olarak gönderilmiştir: İşte bu XI. Yüzyıldaki düşüş döneminde de Allah İslam alemine yeni bir aşı olarak Türk kavmini göndermiştir. İslam aleminin gerek sosyal gerekse siyasi bakımdan perişan olmasına Türk milleti çok üzüldü, buna bir çare bulma ve tarihi vazifesini yerine getirmek için harekete geçti. Gevşemiş olan iktidar dizginlerini, Türkler, çelik pençeleriyle kavradılar, İslam alemi Türkleri kahraman bir kurtarıcı olarak bağrına bastı. (Yazıcıoğlu, 2016: 109) Türklerin Müslüman olduktan sonra Allah yolunda savaştıklarını, yani cihat ettiklerini söyleyen Yazıcıoğlu'na göre, "Bugün bizi yine cihat beklemektedir. Çünkü Allah'ın düşmanları sahnededir." Düşmanın bu sefer başka metotlarla Türk milletinin karşısına çıktığını söyleyen Yazıcıoğlu, bu metodu "milletimizin kültürünü yok etmek, Türk-İslam kültüründen sıyrılmış bir kozmopolitliği aşılamak, birlik ve beraberliğimizi bozacak mezhep ve bölge çatışmaları yaptırıp kaleyi içten fethetmek" şeklinde açıklar. Türkiye'nin ve Türk milletinin bir varlık yokluk mücadelesi verdiğini ve kritik bir dönem yaşadığını söyleyen Yazıcıoğlu Ülkücü Hareket için, "Biz Türk birliği ülküsünü ve İslam davasını yine şanlı bir bayrak gibi göklere yükselterek yaşıyoruz. Biz Türklüğün ebedi ve ezeli hakları için dövüşüyoruz," dedikten sonra ülkücü gençliğe şöyle seslenir: Davran ey Türkoğlu... Davran artık elde ne harcanacak Macar ülkesi, ne Ötüken, ne Türkistan, ne Azerbaycan, ne Kırım ne Rumeli, ne Suriye, ne Irak, Mısır, ne Cezayir, Fas ve Trablusgarp kaldı. Elde kalan Türklüğün son bağımsız kalesi ve İslam dünyasının ümit kaynağı son vatan parçası Türkiye. Ey bozkurt davran artık, Cihat zamanı geldi. Allah'ın emrine uy, çalışmaya koyul. Zafer ve şan bayrakları yeniden dalgalansın. Çünkü senin hakkın zafer, Devlet-i Ebed Müddet inancı sende. Sana verdi Allah bu inancı. (Yazıcıoğlu)
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.