Sonu başından beli bir oyundu bu. Egemen güçler korkunç bir cadı kazanı kaynatıyordu: Enstitüler komünist yuvasıydı. Tonguç Moskovadan emir alarak kurmuştu onları. Müdürler, öğretmenler değiştiriliyor, öğrenciler sıkıştırılıyor, listeler düzenleniyor, kitaplar taranıyor, ilk mezunlar beyin yıkayıcı kurslardan geçiriliyordu..
Üniversite vardı, basın vardı, aydınlar vardı ama birinden çıt çıkmıyor gözler önünde bir sürek avıdır gidiyordu. «Köy Enstitülerini Cumhriyetin eserleri içinde en önemlisi» sayan Cumhurbaşkanı bile seyirci idi.