Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İslam toplumları, yerleşik biçimlerine egemen olan Mezopotamya toplumları gibi, fazlasıyla sözleşmeye dayalı toplumlardı (Springborg 1987a) ve zaten başarılarını da büyük ölçüde bu temel özelliklerine borçluydular. Ekonomik gelişme standartlarıyla değerlendirilecek olursa, İslam şehirleri işbölümü ve işgücünde uzmanlaşma temelinde, Avrupa'da 19 ve 20. yüzyıla kadar eşi görülmedik bir büyüklüğe ulaşmışlardı. İktisat tarihçisi Charles Issawi, 10. yüzyılda Bağdat'ın nüfusunun bir milyon dolayında olduğunu söyler; bir Fransız seyyahın anlattıklarına bakılırsa, 14. yüzyılda Kahire Paris'ten iki kat büyük, dört kat kalabalıktır. 1800'e gelindiğinde, İstanbul'un nüfusu bir milyondu, 72manın 400 bin nüfuslu Londra'sıyla karşılaştırıldığında Bağdat ve Kahire'nin nüfuslarıysa azalmıştı (Issawi 1969, 102-5). Yahudi İslam tarihçisi Şlomo Goitein (1967, 99), Kahire'nin ortaçağ dönemine ait Geniza belgeleriyle ilgili şu bilgileri vermektedir: “Şimdiye dek, kol emeği gerektiren yaklaşık 265 çeşit meslekle ilgili koşullar saptandı; buna karşın ticaret ve bankacılıkla uğraşan 90 çeşit görevli ve yine bir o kadar meslek sahibi, memur, din görevlisi ve öğretmen bulunduğu belirlendi.” Goitein, tanımlanmış 450 mesleği içeren bu toplamı “bir yandan Corporations professionelles adlı abidevi çalışmasında |.:T. Walzing in eski Roma için verdiği 150 dolayında mesleki kuruluşla; diğer yandan Andr€ Raymond'un (1957) 1801'de Kahire için saydığı 278 corporations de metiers ile” karşılaştırır. Yüzyılımızın başında Şam'da baba-oğul Kasımilerin derlediği 435 meslek de bu karşılaştırmada dikkate alınmıştır (Goitein 1967, 99).
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.