Türk tarihinin ilk teşekkül evrelerinin özetini Göktürk kitabelerinde buluruz. Su katıksız bir tarih anlatısı ve kulağa küpe edilmesi gereken öğütler dökülür devlet büyüklerinin dilinden. Aslında Türk tarihinin bu ilk yazılı metinleri bize bir sır verir. Türk isteyince kolaylıkla tarih yaptığı gibi kolaylıkla da tarih yazabilir. Tarih, klasikleşen bir anlatıyla okuyana sadece bilgi verir. Fakat tarihin ruh vermesi de gereklidir. Tarih şuuru kazandırma açısından bazı tarihi metinler bu yüzden yavandır. Her tarihçi bu yavanlıktan sıyrıldığı müddetçe milletine hizmet edebilir. Bunun için tarih şuuru akademiye ayrı, millete ayrı dozlarda verilmelidir. Ama her halükarda Bilge Kağan'ın deyimiyle okuyanı sarsmalı kendine getirmelidir. Zira anlatılanlar her ne kadar atalarımızın dilinden dökülen masalı andırsa da efsaneler gerçeğin çocuklarıdır. Bu minvalde Mehmet Ali Günaydın Kökbörüler'le tarihin görülmeyen kısmına, milli şuurla ışık tutmuştur. Tarihin vermesi gereken ruha Günaydın'ın satırlarından ulaşmak mümkün... Tarih ve edebiyatın ortaklığında temayüz etmiş bu güzel romanla her ikisinden de tat almak için okunmalı... Hele milli bir şuur kazanımı için gözden kaçırılmamalı...