Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Saat yirmi ikiye geliyordu. Öğretmenler nöbetinin ilki Cemal Avşar'ındı. Emine öğretmenle beraber çıktılar. Öğrenci nöbeti tutan Ökkeş, Emine öğretmenin düşürdüğü kâğıdı Cemal'den önce alıp verdi, ellerini göbeğine bağladı. - Sağ ol! Adın ne senin? - Ökkeş, öğretmenim, Ökkeş Yiğit... Taşoluk'tan! - Kim depo nöbetçisi? - Bekir Ozan! - Kaçta uyandıracaksın senden sonraki nöbetçileri? - On ikide öğretmenim, hayır öğretmenim, yirmi dörtte... - Tamam... Sakın unutma beni uyandırmayı... Birkaç adım atıp döndü: Saatin var mı? - Yok öğretmenim... - Nasıl bileceksin saatin yirmi dört olduğunu? - Yıldız Ulak'ın saatine bakacağım öğretmenim. - Nerde saati Yıldız Ulak'ın? - Kolunda öğretmenim... - Anlamadım... Uyandırıp da mı bakacaksınız her iki saatte bir? - Yok... Kolunu dışarıda bırakacak... - Uyurken mi? - Uyurken öğretmenim... - Assaydı ya bir yere... Akıl edemediniz mi? - Yusuflu Esef söyledi öğretmenim. "Olmaz" dedi Yıldız Ağa... - Razı demek uyandırılmaya, saat başı?.. - Yok öğretmenim... Kolunu içeri almazmış... "Ben almam, sen ferah ol" dedi, Esefe... - Neden asmıyor? Korkuyor mu çaldırmaktan? - Demedi ama, bana sorarsan korktuğu meydanda... Emine Güleç bir insanın kqlunu dışarıda bırakmaya karar vererek yattığı zaman nasıl uyuduğunu merak etti. Yıldız'ın çadırını sordu. Kapıdan baktı. Gemici fenerinin sarı ışığı, çadırın içine üç köşe vuruyor; direğin dibini aydınlatıyordu. Loşluğa gözü alışınca Yıldız'ı gördü. Ötekiler gibi o da giyimlerini katlamış, yastığın altına koymuştu. Kolu dışardaydı. Yumruğunu inatla sıkmıştı, ama saat altta kalmıştı. Bakmak için, ya uyandırmak, ya da kolunu tutup biraz kaldırmak gerekecekti.
Sayfa 277 - İthaki Yayınları, 5. Baskı (2011), İkinci Bölüm, Deney, 4, Dumanlı BoğazKitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.