Hermann: Sana annenden bir haber getirdim.
Flavius (birden ciddileşip derinden iç geçirerek): Ah, biricik, sevgili annem! Annem bana ne haber yollamış? Benim için hâlâ hayır duası ediyor mu kardeşim
Hermann: Kardeşim, bilge, soylu ve bereketli annemizi içten yaraladın. Ailene ve soyuna sopuna ihanetten vazgeçmezsen, hayır dualarını lanete çevireceğini söylüyor. Derhal bizden yana geçmeni ve komutayı benimle paylaşmanı istiyor.
Flavius (hırsından ağlamaya başlayarak, Almanca): Annem hiç de öyle demedi Hermann. Öyle bir şey demiş olamaz. Salt beni üzmek için kendin uydurdun bunu. İtiraf et, yalan söyledin Hermann.
Hermann: Kararını vermen için iki gün süre tanıdı sana.
Flavius (seyisine): Hey, bet suratlı domuz, koş atımla silahımı getir bana. Karşıya geçip kardeşimle dövüşeceğim. Hermann, seni pis hınzır, şimdi geliyorum yuvanı yapmaya!
Hermann: Geleceğin varsa, göreceğin de var, seni tek gözlü, fasulyacı köle seni!