Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

559 syf.
9/10 puan verdi
Germinal, insanlığın hak arayışının bir öyküsü… Eserimiz, kahramanlara dair detaycılıkta Rus edebiyatı mesabesinde olmasa da, bir fikir adamı olan Emile Zola’nın kaleminin, bizlere toplumsal çerçeveyi ustalıkla sunduğu bir yapıt. İnsanlığın kaderinde büyük bir önem taşıyan en uzun yüzyılın, ekonomik ve siyasi gelişmelerin eklemlenmesiyle hızlı bir dönüşüme giren dünyanın, bu dönüşümün anavatanı olan yerlerinden birinden, Fransa’dan bize sesleniliyor. Kulak kabartalım mı? 1860’ların Fransa’sında, Sanayi Devrimi beraberinde gelen kitlesel bir dönüşümün, toplumsal bağlamda dikey olarak uçurum oluşturan bir dönüşümün tablosu var önümüzde. Sermayenin büyük bir canavar gibi insanları yuttuğu, cehennemi yaşamak için Dante’nin Geryon’unun önüne düşmeye gerek kalmadan, dünyanın cehennemleştiği bir dönemin romanı. Yazarın kendi kuramlarını eserin içine yedirmesiyle, baş kahramanımız Etienne ve romanın bütün karakterleri doğallık kazanıyor. Her ne kadar vahşi kapitalizmin yerine daha soyut bir kapital dönemde yaşasak da, anakronizme düşmeden kendimizi kahramanların yerine koyabiliyor, bu sayede romanı içselleştirebiliyor, ve yine bu sayede kendimizi romanda kaybedebiliyoruz. Esere hakim olan kuramsal çerçevenin sosyalizm olduğu, genel bir bakış ile anlaşılıyor. Ve roman incelendiğinde, toplumsal çöküntünün büyüklüğüne nispetle hızlı bir ivme kazanan bu düşünce çerçevesinin o dönemdeki fraksiyonlarının geniş yelpazesi de esere yansıdığı, kahramanlarımızın ve özellikle Etienne’in, belli bir sorunun çözümüne ulaşmada kullanacağı güzergah üzerindeki düşüncelerinin karmaşıklığı rahatlıkla görülebiliyor. Daha da önemlisi, düşüncelerle üstünkörü bir ideolojik alışverişten ziyade, kendimizi o dönemin insanının yanında bulabilme imkanına erişiyoruz. Her ne kadar, karnımız tok, sıcak bir odada elimize bu kitabı almış okurken bu hemhal oluş zor olsa da, en azından vicdani bir iç çekişmeyle kendimizi zaman makinesine koyabiliyoruz. Bu imkan pekala önemlidir. Toplumsal yaşamın insanda arketipsel bağlamda kalıtsallaştırdığı adaletsizlikleri, eserimiz bizlere maden ocaklarında çalışan işçiler vasıtasıyla sunuyor. Maden ocakları, ulusötesi fabrikasyon, yalın üretim, fordist bant sistemi, finansal balon, ne dersek diyelim; elbette günümüze gelindikçe araçlar farklılaşsa da aynı durum sürüp gidiyor. Bunu sakın yalnızca ekonomik bağlamda algılamayın efendim, insanların duygusal etkileşimlerinde dahi birbirlerini hızlı tüketişleri, kimlikleştirmede yaşanan patlamalar, aidiyet duygusundan yoksunlaşan ve hiçleşen insancıklar, kültürel dönüşümlerin içerisinde birbirinden bağımsızlaşan toplumsal horizonlar, ve daha nicesi… Aslında, çoğunlukla insanı yatıştırmak için tanınan sosyal haklar, maskeli demokrasi peygamberleri ve daha niceleri içerisinde uyutulan insanın bir trajedisi günümüz toplumu. Ve bu trajediye geniş açıdan bakıldığında acı veren bir tebessüm gibi, sahnelenen bu oyunun müthiş bir komedi ve müthiş bir acı olduğu gözler önüne geliyor. Eser hem konjonktürel muhafazakarlardan ve hatta işçi sınıfından eleştiri alsa da, bizler için bir ayna mesabesinde olduğu için takdire şayan, nitekim bu takdir kendisine atfediliyor da. Bendeniz de sizlere şiddetle tavsiye ederim. Yazarımız mezkur tablosunun son fırça darbesinde, bir umut kuplesiyle nihayete erdiriyor romanını: ‘’Şimdi, nisan güneşi, toprağı ısıtıyor, vadilerden hayat fışkırıyor, tomurcuklar patlıyor, ekinler yükseliyordu. Her yandan tohumlar şişiyor, uzuyor, toprağı deliyordu. Ve arkadaşlar, tekrar tekrar, sanki yüzeye yaklaşmışlar gibi daha berrak bir şekilde vuruyorlar vuruyorlardı. İnsanlar yetişiyor, kara kin dolu bir ordu, bir asır sonraki hasada hazırlanıyor, tohumlarını patlatıyordu.’’
Germinal
GerminalEmile Zola · Karbon Kitaplar · 201810,8bin okunma
··
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.