Müphem biriydi de. Nasıl da kızardı bize, öfkeyle yatıp öfkeyle kalkan, kendisini fevkalade anlamadık diye. İyi de neden açık seçik konuşmazdı ki?
Ve kabahat kulağımızdaysa, neden kendisini iyi işitemeyen kulaklar veriyordu bize? Diyelim ki balçık tıkalı kulaklarımıza, tamam! Onu oraya tıkan kim peki?
Sayfa 288