Gönderi

Hz. Ali, bir gün Ensâr’dan, onların üstünlüklerinden, geçmiş hizmetlerinden bahsederken şöyle buyurdu: “Ensâr’ı sevmeyen ve onlara karşı kadirşinas olmayan hakiki mümin olamaz. Vallahi onlar itina ile büyütülen bir tay gibi kılıçlarıyla, mertçe konuşan dilleri ve cömertçe ortaya koydukları canlarıyla İslâm’ı bugünlere taşıdılar. Allah’a yemin ederim ki, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) panayırlara çıkardı, kabileleri İslâm’a çağırırdı, hiçbir insan ona icabet etmez, onun davetine yanaşamazdı. Mecenne’de, Ukâz’da, Mina’da kabilelerin yanına varır, davetini her sene tekrarlardı. Hatta bazı kabileler, “Hâlâ bizden ümidini kesmedin mi?” derlerdi. Nihayet, Allah Teâlâ Ensâr’dan bu iki kabile hakkında takdir buyurduğunu dileyince Nebîler Nebîsi onlara İslâm’ı teklif etti. Onlar da, süratle kabul ederek O’nu barındırdılar, himayeleri altına aldılar ve O’na yardım ettiler. Allah, Ensâr’ı hayırlarla mükâfatlandırsın. Yanlarına geldik, evlerinde birlikte kaldık, fedakârlık ruhuyla bizi karşılayıp her şeylerine tercih ettiler. Vallahi, bizi birbirlerine tercih hususunda aralarında yarışıyor ve hatta kura çekiyorlardı. Sonra mallarında kendilerinden daha fazla hak sahibi olmamızı da, gönül rahatlığıyla kabul ediyorlardı. Onlar canlarını peygamberleri uğrunda feda ettiler. Allah’ın salât ve selâmı Resûlüne ve onların cümlesine olsun.”
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.