Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

157 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Adaletin Totaliter Terazisi Sibirya
II. Dünya Savaşı dendiğinde ilk aklımıza Hitler, Naziler ve toplama kamplarında öldürülen, kurşuna dizilen, gaz odalarında katledilen, toplu mezarlarda istiflenip bir hiçmiş gibi gömülen milyonlarca "Yahudi" gelir. SSCB yani Sovyetler Birliği ise biraz arka planda kalır. Güç ve algı kimin elindeyse, tarihte o yöne yönelir ve yazılan çizilen ne varsa çeşitli yönlendirmelerle öne çıkar ya da geri planda kalır. Belki de Sovyetlerin kapalı kutu bir ülke olması, bazı şeylerin daha zor ortaya çıkmasını, sistematik ölümlerin daha az gündeme gelmesini sağlamıştır. Stalin yönetiminin Totaliter rejimi ile birlikte "kendi vatandaşları" olmak üzere milyonlarca insan çalışma kamplarında öldü, kurşuna dizildi, yargısız infaz ile birlikte hiç tahmin bile edemeyeceğimiz işkencelere maruz kaldı. Sovyet Gizli Servisinin yaptıklarını da yazıldığı kadarı ile biliyoruz, yazılmayan ya da ortaya çıkmayan kısım ise muamma. Sovyetler Berlin’e girdiğinde dünyada bir şeyler yeniden değişti. Aslında bunun öncesinde Birinci Dünya Savaşı yeterince dengeleri bozmuş, monarşiler yıkılmış, sınırlar el değiştirmiş, yoksulluk ve sefalet dünyaya hakimiyet kurmuştu. Bu durum içinde tarihte sivrilen ve önümüze gelen birçok isim, kendi zevk ve diktalarına boyun eğmeyen insanların celladı oldu. Ivan Denisoviç’in Bir Günü de işte bu yargısız infazın sonucunda çalışma kampına gönderilen Şuhov’un ve benzer şekilde kampa gönderilen insanların hikayesini anlatır. Rusya soğuktur ama çalışma kampları daha da soğuktur, Sibirya çok daha soğuktur, kalın giyinmelerine izin verilmez, yiyecek aslanın midesindesir, sabahtan akşama kadar çalışman gerekir, yorgun olman çalışma kamplarındaki askerlerin sorunu değildir, yapman gereken ruhunu teslim edene kadar çalışmak, son nefesini vereceğin zamana kadarda o son çiviyi çakmaktır. "Sabah sabah işbaşı yapmak denen buyruk var ya, bundan daha berbat bir şey yoktur. Ayaz, karanlık, karınlar aç, koskoca bir günün başlangıcı. İnsanın dili ağırlaşır canı konuşmak istemez." #93252150 İnsanlık dramıdır bu çalışma kampları, herhangi bir insan hakkı yoktur. Devletin sana uygun gördüğü bu kamplardan çıkma ihtimalin yoktur. 10 yıl verilmiştir ama 10 yıl 20 yıl olur, sonra 30 yıl olur, aslına bir bakmışsın 10 yıl hesabı yaparken günleri saymaktan vazgeçmiş, artık alışmaya çalıştığın daha sonrada evin gibi gördüğün yer haline gelmiştir kamplar. Her gün aynıdır, yaşamak istiyorsan uyum sağlamak zorundasın, gözü açık aptalı oynamazsan zaten kurşuna dizileceklerin en başında sen olursun, o soğukta sabahın köründe kalkacak, yemeğe kadar çalışacaksın, ellerin donsa da ısınmana izin verilmez, sevdiklerin çalışma kampına bir şey göndermişse özellikle bu yiyecekse zaten sana bir şey kalmaz. Hangi suçtan geldiğinin bir önemi yoktur, zengin olduğu için gelende var, düşman askerlerinin eline düşmüş daha sonra kurtulup tıpkı Şuhov gibi ajanlıkla suçlananda var. Anlatamazsın derdini, karar verilmiştir, ya duvar dibinde kurşuna dizileceksin ya da biraz daha yaşamak için -bu yaşamaksa- çalışma kamplarında insanlık dışı muamele görerek gözlerini hayata kapayacaksındır. Belki bir köşede kıvrılıp, soğuğa kendini bırakıp ölmek istersin ama buna izin verilmez. "Burada hükümlüleri çalışmaya başlarındaki adamlar değil, kendileri zorlarlar. Bunun işleme tarzı da şöyledir: Ya hepsine çalışıyorlar diye yemek verilecektir ya da hepsi oturup acından geberecektir. Öyleyse çalışmayan kahpe oğlu kahpedir, hiçbirinin o tembeller yüzünden aç kalmaya niyeti yoktur. Hiç kimse işten kaytaramaz!" Bu kamplarda düşünebildiğin tek şey bir gün daha hayatta kalabilmek üzerine kurulu. Bir ekmek daha fazla alabilmek, bir kaşık çorba daha fazla içebilmek, eğer aşırabildiysen birkaç parça yiyeceği saklayıp daha sonra yiyebilmek ve elbette bu aşırdığı ekmeğin bulunmaması için kim bilir ne dualar etmek. Normal şartlarda çalışmak yine katlanılabilir bir şey Şuhov için, lakin hücre cezası, hem çalışıp hem de hücrede kalma düşüncesi onun korkulu rüyası. İşte bundan kaçınmak için her şeyi yapar, kitapta tam bu konu üzerine başlar. Kamp yaşamı zordur, kendi halinde kalamazsın. Gammazcılar vardır, tıpkı yargısız infaz ile geldiğin kampta yaptığın ya da yapmadığın herhangi bir şey için seni gammazlayanlar. İşte bunlarda başka bir sorundur, onlar bu kamplarda hiç sevilmezler ama yalakadırlar ve 100 gram ekmek için yapmayacakları şey yoktur, eh onlarında sonu bellidir ya neyse… Rus yazarlarını okuyanlar zaten alışıktır açlığın, sefaletin, fakirliğin, muhtaçlığın, garibanlığın tasvirine, işte Soljenitsin tasvir etmiyor, içinize işletiyor Şuhov’u ve bu çalışma kampındaki her bir karakteri. Kitap yayınlandığı yıl zaten toplatılmıştır ve yasaklanmıştır , siyasi baskının yazarlar üzerinde etkisi büyüktür. Sovyetler ya da Çarlık Rusyası hiç fark etmez ne zaman yazarlar üzerine etki göstermemiş ki? Adalet yoktur, kir ve sefalet içinde hayatta kalma mücadelesidir, artık yaşamın bundan ibarettir, beklentin iyiden yana yoktur olsa olsa hücre cezası almamak, birkaç gram daha fazla ekmek yemek üzerinedir. Hasta olmanda pek fayda etmez… "Hastalığın en iyi ilacı çalışmamakmış. Bu kadar çalışmaya can mı dayanır? Ama adamın anladığı yok ki! Gelsin, duvar örme işinde kendisi çalışsın da göreyim ben onu!.." İçinize işleyecek bu kitabı mutlaka okumalı, en azından çalışma kamplarında bir günün nasıl geçtiğine şahit olmalısınız. Bu tür kitaplar sadece yaşanılanı size aktarmaz ya da siyasi bir eleştiri getirmez, sizin hayata bakışınıza ve düşüncelerinize dokunur. Günlük rutin şımarıklıkların ve basit sorunların anlamsızlığına işaret eder, sizi hayata daha makul bakmaya yöneltir. Okuyunuz ve üzerine düşününüz, sağlıcakla…
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,116 okunma
··
286 görüntüleme
Ebru Ince okurunun profil resmi
Sizi Gulag'a doğru alalım artık komiser yoldaş :)) inceleme yazmış kendisi ver beş yıl , ayrıca ayakkabı bağlarını yanlış düğümlemiş yaz kızım ordan da bir on yıl temerküz kampı :)) göz üstü kaş mevcut yirmi yıla tamamladık mı :) tamamdır 👍
Murat Ç okurunun profil resmi
Gulag Takım Adaları yeni baskı yapana bakar beklemedeyim, yapılsın hemen okunacak. Ama başka bir Gulag kitabı aldım, onu yakında okuyacağım. :)) Uzun süredir yazmıyordum 5 yıl yemişim, bağcıktan 10 yıl, kaş göz 20, bu nedir ya :((
7 sonraki yanıtı göster
Uğur Karabürk okurunun profil resmi
Gulac Takımadaları'nın satışa sunulmasını bekliyorum hala... İvan Denisoviç'in Bir Günü'nü ben de çok beğenmiştim. Bir gün demiş ama aslında diğer günlerinde çok farklı olmadığını vurgulamış.
Murat Ç okurunun profil resmi
Aynı şekilde ben de bekliyorum, Ebru ablaya da onu söyledim. :) Kesinlikle öyle, birbirini takip eden günlerin, haftaların, ayların, ve yılların ölüm seni alana kadar tekrarı.
Persephone️ okurunun profil resmi
Harika bir kitap. 100 yıl öncesi Dostoyevski’nin sürgün koşulları daha iyimiş.
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden Anılar
‘I okumadıysanız tavsiye ederim- kıyaslama açısından.
Murat Ç okurunun profil resmi
Evet kesinlikle çok iyi bir kitap. Ölüler Evinden Anılar'ı henüz okumadım, kitaplığımda mevcut, 2021'de okuyacaktım ama önerdiğiniz için okuma sırasını öne alacağım. Karşılaştırmasını da yaparım. Yorum ve öneri için teşekkür ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.