Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Stephen defterin kenarlarına dokundu. Nafile. —Şimdi bunların nasıl yapıldığını anladın mı? Diye sordu. —On birden on beşe kadar, diye yanıtladı Sargent. Mr. Deasy bunları karatahtadan kopya etmemi söyledi, efendim. —Bunları kendi başına yapabilir misin? Diye sordu Stephen. —Hayır, efendim. Çirkin ve nafile: Zayıf boyunlu, kirpi saçlı, bir de mürekkep lekesi, sümüklüböcek izi. Gene de bir kadın onu sevmiş, kucağında ve yüreğinde taşımıştı. O kadın olmasaydı, bütün dünya onu kemiksiz bir salyangozu ezercesine, ayaklarının altında çiğner geçerdi. Kendi bedeninden ona aktardığı özsüz, sulu kanını sevmişti. Gerçek bu muydu o halde? Hayattaki tek gerçek şey? Anasının tükenmiş bedeni üzerinden coşkulu Columbanus kendini kutsal ceht içinde aşırdı. Yoktu artık anası: Ateşte yanan bir çalının kıvranan iskeleti, bir gülağacı rayihası ve ıslanmış küller. Anası onu ayaklar altında çiğnenmekten kurtarmış, sonra da göçmüştü, gençliğine doyamadan. Cennete giden zavallı bir ruh: Kırpışan yıldızların altında bir çalılıktaki tilki, çapul kokan kızıl kürküyle, acımasız parlak gözleriyle toprağı eşeledi, dinledi, yerde bir çukur açtı, dinledi, kazdı, kazdı. Stephen çocuğun yanma oturarak problemi çözdü. Shakespeare'ın hayaletinin Hamlet'in büyükbabası olduğunu cebir yoluyla kanıtlıyor. Sargent eğik duran gözlüğünün ardından kuşkuyla baktı. Malzeme odasında hokey sopaları takırdadı: Dışarıdan bir topun kof sadmesiyle çağırtılar.
Sayfa 105
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.