Gönderi

Bilge’nin Ölümü Münevver Hanım’ın verdiği günlüğü son sayfalarına yaklaşıyordum.Bilge her satırda beyaz sayfalara ruhumu ilmek ilmek işliyordu.Her kelimesinde Bilgeye olan hayranlığım artıyor daha onbeş yaşındaki birinin bu kadar kesin ve bu kadar kelime oyunlarını nasıl yaptığı beni şuan hem şaşırtıyor hem onu daha iyi anlıyordum oysa ben Bilgenin yaşındayken bu sözlere anlam veremiyordum.O zamanlar bu sözler ruhuma tesir etmiyordu... Günlük; Ruhumu bu bedene sığdıramıyorum ,hava alsın diye çıkardığım aklım gevşek vidalar gibi yerine oturmuyor,ayaklarım yüksek balkon arıyor,durduramadığım bir öfkeye yenik düşünüyorum ve O! Beni dünya limanında tutan o, çok garip aynı zamanda eğlenceli olan o,neden hiç kendinden bahsetmiyor neden bu kadar alaycı bakıyor insanlara ama benden farklı bir alaycılıkla bakıyor çözemedim, çözemiyorum neden o bankta beni görür görmez yanıma gelip anlat dedi, neyi dediğimde önemi yok yeterki anlat diye tekrarladı.Oda kafasında ki sesleri başkalarının acılarıyla dindiriyordu acıya karşılık daha büyük bir acı onun kendine has çözümlerini seviyordum, hiçbir kitaba el sürmemiş biri için çok düşünüyordu .Hayatı en ince ayrıntısına kadar hesaplamaya çalışıyordu ona olan hayranlığım onu keşfettikçe artıyordu.Oysa insanlığın öldüğünü biliyordum farklı bir ülkede tekrar canlancağını ona İsayı gördün mü diye sormak istedim vazgeçtim.Neden ilgimi bu kadar çekiyordu bana hayatını anlatsın istiyordum ,sorunca hemen lafı değiştiriyordu... Uzun zamandır ona kitap almak istiyordum ama hangisini alsam okumayacak benimle dalga geçicekti ,alaycı bakışlarını üzerime çivileyecekti ...biraz araştırdıktan sonra kitabı buldum önce çok kalın dedi zorlada olsa ilk sayfasını okutturdum bir olaydan bahsediyordu “arkadaşının neden intihar ettiğini bulmaya çalışan birini anlatıyordu”yazarı mühendisti önce mühendisten yazar olur mu dedi oku dedim , okudu çok sevdi tam üç kez arka arkaya okudu sonra elinden ona benzer kitaplar düşmedi ...
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.