Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dünyanın da bir felsefesi olması gerekmiyor onlar için. Çünkü sırtında yaşıyorlar ve bu onlara fazlasıyla yetiyor. İnsanları anlamak zor değil, hepsinin de doğum izleri gibi karakter izleri var sağlarında sollarında. Biraz dikkatli bakmak yeter. Haritalara benzerler. Ölçeklerinin nerede yazıldığını bulana kadar korurlar esrarlarını. Sonra bir güneş kadar bilinir hayatları, sarışınlara benzeyen hayatları.. Güzel ama aptal hayatları.. Sessizlik ısrardır derler mahkemelerde.. Dünya üzerinde iki tür insan vardır: trafikte sarı ışığı görünce frene dokunanlar ve aynı sarı ışık karşısında gazı kökleyenler. İnsanların içlerine yüz hatlarına göre karakterler yerleşiyordu düşünmeye başladığından beri. Hollywood yönetmenleri gibi ruhların yüzlere yansıdığını düşünüyordu. Onun için, yüzüne asla belirleyici bir ifade takmamak için çabalıyor, ruhunun okunmasından aklından geçenlerin anlaşılmasından korkuyordu. Eğer zihnindekiler de bilinirse geriye ne kalırdı? Bu nedenle, ağlamamaya, kızarmamaya, dişlerini sıkmamaya, gülmemeye kaşlarını kaldırmamaya ellerini fazla hareket ettirmemeye hatta terlemesini bile kontrol etmeye alıştırmıştı kendini. Çünkü insan kendi hayatının içinde kaybolmuşken nadiren dikkat eder sabah kahvaltısında kaç dilim ekmek yediğine.. Dünya üzerinde insan aklının hüküm sürmeye başladığı günden beri kötünün iyiyi öldürmesi kadar sıradandı, ölümün hayatın katili olması kadar.. Mutsuzlar, büyük şok yaşayanlar , kanser olduğunu öğrenenler, çocukları ölenler çok daha iyi bir performans gösteriyorlardı gerçeğe alışabilmek için.. Anarşist yazarların okunması gerekmez yaşanan yerden kaçma fikrinin ortaya çıkması için. Paranın olup olmaması, bir kentte ya da bir kasabada yaşanması hiçbir şey değiştirmez, bir insan ya gitmek ister ya da kalmak. Gidenler üzüntüyü çarşaf yapıp üzerine yatar ve o çarşafın üzerinde bin bir zevk içinde hayatla sevişir, kalanlarsa vasat hayatlarını, bir ürünün taban ve tavan fiyatlarına benzeyen taban ve tavan duygular içinde yaşayarak yerleşik düzenin sokak lambaları haline gelir. Gerçek tehlikenin görünmediğinden gerçek acının renksiz ve kokusuz olduğundan haberi yoktu. Birikmiş gözyaşlarını ve gökdelenden gelen logo biçimindeki ışığın o gözyaşı gölünün üzerindeki yansımasını gördü. Tekrar kapattı gözlerini. Görülecek bir şey olmadığını on ikinci yaşında anladı. Hayat hakkındaki düşüncelerini başkalarına anlatmak. Onların senin anlattıklarından dersler çıkarmalarını beklemek, farklı olduğunu diğerlerine kanıtlamak için konuşmak, yazmak utan verici.. Bizler rüyaların yapıldığı kumaştanız.. Çok az insan hayal ettiğini yaşar, çok azı söylediklerini yapar, yazar yazdığı kahraman değildir, balzac, olmayan her şey Balzac'ın kitaplarındadır. Bazen elimi yüzüme götürdüğümde bir burun bir göz bir ağız bulamamaktan korkuyorum.. Aşık olunanla yapılan hiçbir şeyin değerinin olmadığını yazıyordu zihnine silinmez bir mürekkeple. Yapılan işlerin, gidilen yerlerin sadece aşık olunanın dışındaki insanlarla birlikteyken önemli olduğunu öğreniyordu. Çünkü kendi dışındaki bir varlıktan sırf nefes alıyor diye zevk alınabildiğini görüyordu. Sadece bir saniye için hayatın da mesaisi olması gerektiğini düşündü, Zargana. Yani yaşanacak zamanın tercih edilmesi gerektiğini. Gece ya da gündüz. İkisini birlikte yaşadığı için mutsuzdu insan. Kaldıramıyordu aynı hayatın içinde hem geceyi hem gündüzü. Onun için uyku vardı belki de. Ve onun için bu kadar mutsuzdu belki de uyuyamayan insanlar. Gerçek hayat benimkinin yanında bir hiç diyordu aynaya baktığında. Ayna da yanıt veriyordu: Seninki de gerçek hayatın yanında bir hiç..
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.