Çeviri bir kitap olmamasına rağmen yazarın üslubuna bakılırsa Türkçe bir kitap okumadım sanki Türkçeye çevrilmiş bir kitap okudum.
Kitabın içeriği ilk başlarda ilgimi çekmese de daha sonra kitabın içinde Diana karakteri ile birlikte kendimi sorgularken buldum onunla birlikte arayışa çıktım.
Kitabı huzurevi ziyaretimden Ömer amca vermişti. Bir türlü okumaya fırsat bulamamıştım. Kitap bitince daha bir anladım neden bana bu kitabı verdiğini Mary yanımı o görmüştü çünkü.
Simyacı ve Küçük Prens kitabı ile çok paralel bir kitap. Kitabın kapağında da bu kitapları ve Martı kitabını sevenlerin seveceği yazıyor zaten. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
