Gönderi

375 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabın yazarı Ahmet Abu El-Feth, el-Mısr gazetesinin başyazarı ve Nasır ile yakın dostluğu ve irtibatı olan bir şahsiyettir. Abu El-Feth hukukçu olup demokratik idealleri ve parlamenter yönetimi benimsemiştir. Kral Faruk’un baskı politikası ve kötü yönetimine karşı olmakla birlikte başlangıçta darbeye girişimine destek vermemekle birlikte Kral Faruk tarafından darbe hazırlığında olan Hür Subaylar Grubu’nun ortadan kaldırılması haberini alınca bunu Nasır’a ileterek askerî darbenin gerçekleştirilmesinde ve sonraki faaliyetlerinde etkili olmuştur. Ancak darbe sonrası ilan edilen ülkenin demokratik düzene geçirilmesi, serbest seçimler yapılması ve temel hak ve özgürlüklerin temin edilmesini vaatlerinin havada kaldığını anlayınca Nasır aleyhine dönmüştür. Ancak Mısır’da iktidarını güçlendiren Nasır aleyhinde olup da Mısır’da kalmak mümkün olmadığından Mısır’ı terk etmek zorunda kalmıştır. Eser akademik bir eser değildir. Daha çok bir gazetecinin anıları niteliğindedir. Ancak söz konusu gazetecinin Nasır’la istediği zaman görüşebilen biri olması Nasır’ın diktatörlüğe nasıl gittiğinin görülmesi bakımından önem arz etmektedir. Eserin dili sade ve akıcıdır. Darbe sonrası yaşananlar diğer ülkelerdekilerle benzerlik arz etmektedir: Tasfiye komisyonları, hafiyecilik, tabasbusun yerleşmesi (“Tavuklar, Başkan Necib’i görünce adeta neşeleniyorlardı.” s. 84), kanunsuz suç ve ceza olmaz ve doğal hâkim ilkelerinin ihlal edilmesi, şenlik ve eğlencelerle halkın uyutulması (“Mısır tarihinde ilk defa Ordunun bir şubesi tiyatrolar ve göbek oyunları tertibi işiyle meşgul oluyordu.” s. 98), suni gündem oluşturma (“Kümes Hayvanları Hastası” s. 100) vb. Yazarın darbeyi desteklemesine rağmen bundan bin pişman olması fayda sağlamaz. Yazar bu pişmanlığını şu şekilde ifade etmektedir: “…Burada şunu da itirafa mecburum ki, dünyanın herhangi bir yerinde yapılan askerî harekât neticesinde, oraya kat’iyyen bir hürriyet rejimi gelmeyeceğini takdir edecek derecede hadiseler beni henüz olgunlaştırmamıştı.” (s. 178) Nasır ilk başlarda Müslüman Kardeşler’e dokunmadığı gibi onların desteğini almıştı. Ancak Nasır’ın kafasında her engelin ortadan kaldırılması sırası vardı ve Nasır sabırlıydı ve o anı beklemekteydi. Müslüman Kardeşler’in Nasır’in planından haberdar olduğu şu şekilde eserde geçmektedir: “Müslüman Kardeşler, Nasır’ın kendilerine fena bir oyun oynamakta olduğunu hemen öğrenmişlerdi. Fakat davalarına bağlılıkları ve kuvvetlerine çok güvenmeleri yüzünden Nasır’ın ciddi bir başarı sağlayacağına ihtimal vermediler.” (s. 217) Bu satırlar Türkiye’de iktidarla ilişki kuran dinî grupların durumunu ve başına gelenleri çok iyi anlatmaktadır. “Fakat bu hadise [Nasır’a suikast düzenlenmesi] Nasır’a, beklediği fırsatı vermişti. Müslüman Kardeşler’in bütün mensuplarını tevkif için, suikast olayı çok mükemmel bir bahane teşkil etmişti. Mısır tarihinde ve hatta İngilizlerin memleketi işgali sırasında, Nasır tarafından reva görülen bu kadar iğrenç bir zulüm ve misilleme hareketi yapılmış olduğuna asla rastlanamaz.” (s. 225)
Mısır İhtilalinin İç Yüzü ve Nasır
Mısır İhtilalinin İç Yüzü ve NasırAhmet Abu El-Feth · Rek-Tur Kitap Servisi · 19653 okunma
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.