Madam de Prie saraydan sürgün edilir, bunun sonucunda ruhsal bunalıma girer. İnsanları tatile çıktığına inandırmaya çalışır. Egosu ve kibri yüzünden insanlar ondan uzak dururlar. Yalnızlık onun için ölümdür. Gözler önünde olmamak onu çıldırtır ama belli etmez. Kalabalığı özler, değer görmeyi, ilgi görmeyi özler. İnsancıl ve hayvancıl hislerini, heveslerini, egolarını fark ettiği günlerde bir parti düzenler. Partide insanlara öleceği günü açıklar. Bu incelemeyi özet şeklinde yazmak istedim çünkü zaten hem hikayenin hem de anlatımın can alıcı bir gerçekliği var. Herkesin aynı hükme varabileceği, aynı dersi çıkarabileceği bir kitaptı. Zweig’in keskin dili ve çarpıcı gerçekçiliği her zamanki gibi ön plandaydı. Bitirdikten sonra birkaç saat kendinize gelemeyebilirsiz. Kitabı tavsiye ediyorum, ve etkilendiğim bir alıntı bırakıyorum; “Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi; kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi.”

Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,5bin okunma

·

33 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Yağmur