Aylak nereye giderse gitsin orada yabancıdır. Hiçbir yerde “yerli”, “yerleşik”, “toprağa bağlı” olamaz. Ve bunun nedeni böyle olmaya çalışmaması değildir. O anda bulunduğu yerdeki yerlilerin gözüne şirin görünmek için ne yaparsa yapsın bu yeterli değildir çünkü orada henüz çok yenidir. Üzerinde hâlâ başka yerlerin kokusu vardır. Yerlileşme rüyası yalnızca karşılıklı suçlama ve acı ile bitebilir. Dolayısıyla da aylağın yapacağı şey, bulunduğu yere fazla bağlanmamaktır. Neyse ki, henüz gidilmemiş, belki de şu anda bulunduğu yerden daha az acımasız ya da hatta daha konuksever ve bulunduğu yerin kendisine vermediği şansları verebilecek başka yerler kendisine el ederek çağırıyor. Kişinin kendi “yersizliği”ne tutunması mantıklı bir stratejidir ve gelecekteki idamın ertelenmesinin tek yoludur. Bu durum, bugünkü acıya “anlık” bir tat veriyor. Seçeneklerin ebediyen kapanmasını engelliyor. Eğer yerliler dayanılamayacak kadar çirkinleşirse kişi her zaman için daha dayanılabilir yerler arayabiliyor