Gönderi

168 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Genel okur kitlesinin seveceğini neredeyse her şey mevcut Dün Görüşürüz romanında. Kısmen ilgi çekici bir hikaye, ana karakterin yaşadığı enteresan durumun etrafında şekillenen birçok olay, oldukça akışkan bir dil, merak duygusunun neredeyse hiç eksilmediği bir anlatım bulunmaktadır bu romanda. Bütün bunlar, benim daha önce şu incelemede bahsettiğim #50198094 anlatımcı - içerikçi okur ayrımında yer alan içerikçi okurlara oldukça hitap eden unsurlar. Harold Ramis'in 1993 yılında vizyona giren oldukça başarılı Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde ana karakter aynı günü tekrar tekrar yaşarken romanımızdaki Altay karakteri ise bilmediğimiz bir nedenden dolayı zaman içinde ileriye gideceğine geriye doğru yol almaktadır. Başta kısmen ilgi çekici dememin nedeni, bu konunun farklı şekillerde çeşitli sanat dallarında yıllardır işlenmesi. Fakat zaman içinde dolaşma fikri insanlar için her daim ilgi çekici ve merak uyandırıcı bir konu olmuştur. Yukarıda linkini koyduğum incelemede biraz olsun bahsettiğim gibi bu roman ne yazık ki bana benzer okuma alışkanlığı olanların ilgisini çekmekten uzak konumda. Şimdi bunun nedenlerini sizlere tek tek sıralamak istiyorum. Metnin dili fazlasıyla akışkan olduğunda oldukça rahat bir şekilde okuyabildim. Normalde bir okurun fazlasıyla hoşlanacağı bir durum ama benim için değil. Metnin anlatıcısı olan tanrı yazarın yol göstererek yaptığı anlatım benim gibi romanın içinde kılavuzsuz ilerlemeyi tercih eden bir okuru rahatsız eden bir durum. Her ne kadar daha önce işlenmiş olsa bile böylesine gerçek dışı ve ilginç bir konunun karakterin ağzından anlatımını tercih ederdim. Böyle olsaydı karakterin ruh haline de daha fazla girebilirdik. Tanrı yazar, oldukça üstten bakarak bir anlatım yaptığından ana karakter dahil metinde geçen hiçbir karakterin ne yazık ki içine giremiyoruz. Altayspor taraftarı Altay karakterinden başlayarak buna benzer anlatıcının "bak budur" tarzındaki göstermeleri, normalde alt metin okumaya veya bağlantıları kendi kurmaya alışık etken okur için oldukça okuma konforunu bozan bir durum. Bir kitabı çok hızlı okuyabiliyorsam, yani aslında benim zihnimi pek fazla zorlamıyorsa dilinin oldukça kuvvetli olması lazım. Fakat Dün Görüşürüz romanında bunu da göremiyoruz. Yerine yazarın dördüncü romanı olmasının da etkisiyle pürüzsüz ve gösterişsiz bir anlatım diliyle yaşanan olayların daha çok aktarımı söz konusu. Adeta bir film senaryosuymuş gibi ilerleyen metnin anlatım şekli, hızlı bir okuma sağlamasına rağmen romanla bir bağ kurmamı engellediğini söyleyebilirim. Yani birçok okurun fazlasıyla seveceği unsurlar ne yazık ki bana hitap etmiyor. Kitapta olay açısından başarılı bulduğum noktalarsa metnin ortalarında dahil olan falcı sahnesiyle Eylül karakteri. Bu ikisi metne akışın dışında farklı bir hareket alanı sağlıyor. Fakat ikisinin varlığı da romanın bütünü içinde var olan temel sorunları giderebilecek unsurlar değil. En başta dediğim gibi edilgen okurluğu seven genel okur kitlesinin oldukça seveceği, hatta elinden bırakamayıp bir gün içinde bitirebilecekleri olay anlatımı açısından başarılı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Ama yukarıda saydığım nedenlerden ötürü etken - anlatımcı okurun sevebileceği bir tarzda roman olmadığını da belirtmem gerekiyor.
Dün Görüşürüz
Dün GörüşürüzSercan Leylek · Klaros Yayınları · 202045 okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.