Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
2021'in İlk Kitabının Yorumu :)
Güzel Bir Cumartesi Gününden Herkese Merhaba :) Narnia Günlükleri serisini okumaya hızlıca devam ediyorum. 3. Kitabı da az önce bitirip, 4. Kitaba başlamadan hemen yorumumu paylaşmaya geldim. Şunu rahatça söyleyebilirim ki okuduğum 3 kitap içinde en sevdiğim kitap bu oldu. :) Kitaba başlarken ben bir önce ki kitabın sonundan devam ederiz diye düşündüm ama öyle olmadı. İkinci kitapta Narnia ülkesinde Kral ve Kraliçe olarak yıllarca yaşayıp yetişkin olan 4 kardeşimiz kitabın sonunda kendi dünyalarına döndüğünde kendilerini tekrar çocuk olarak buldular. Öyle ki sadece 1 dakika geçmiş olması da cabasıydı. :) Bu kitap ise Narnia da yaşadıkları yıllar arasında gerçekleşen bir olayla ilgili ara bir hikayeydi. Başrolde bu defa farklı karakterlerimiz vardı ve arada da olsa Edmund, Susan ve Lucy’i gördük ama Peter den sadece bahsedidi. Onları yetişkin ve aklı başında görmek beni çok mutlu etti. Gelelim asıl kitabımızın asıl konusuna; Altın Çağ olarak adlandırılan bir zaman diliminde Peter ve 3 kardeşinin Narnia’yı yönettiği zamanda geçiyor. Kitabın hemen başında bir balıkçının evlatlığı olan Shasta’nın hayatını okuyoruz. Babası evlatlık olduğu çok fazla sevmemiş her işte kullanmış ve zaman zamanda dövmüş yavrucağı. Bir gün Kuzeyden gelen bir Tarkaan (Soylu erkeklere verilen unvan), çocugu babasından para karşılığı köle olarak almak için pazarlık yaparken Shasta bunu duyuyor ve kendi kendine ne yapacağını düşünürken bu adamın Atını fark ediyor ve yanına gidip konuşmayacağını bile bile ona sahibinin nasıl biri olduğunu soruyor. Tabi hiç bilmediği şey ise Bu At’ın Narnia ülkesinde mutlu bir tayken kaçırılmış olan konuşan bir At olduğu. Bree dile gelip sahibinin kötü olduğunu ve birlikte isterlerse Narnia’ya kaçıp mutlu bir hayatları olabileceğini söylüyor. Shasta şansının döndüğünü düşünüp kabul ediyor ve yola çıkıyorlar. Yolda önce başka biri tarafından takip edildiklerini düşünüp korksalar da daha sonra At sırtında gelen kişinin kız olduğunu görünce tabi bir takım olaylar sonunda konuşuyorlar. Soylu bir aileden gelen Güneyli Tarkheena (Soylu kadınlara verilen unvan) Aravis’te babası tarafından istemediği biriyle evlenmektense kendi canına kıymak isterken kendi atı olan Hwin de dayanamayıp konuşup kendi hikayesini anlatıyor. Hwin de aynı Bree gibi Narnia dan kaçırılmış bir at. Böylece bu dörtlü Calormen’den Narnia’ya doğru özgürlüklerini kazanmak için amanasız bir yolculuğa çıkıyor. Tabi bu yolculukta kahramanlarımızın başlarına bir dünya olay geliyor ve Shasta’nın aslında kim olduğunu, Edmunda, Susan ve Lucy’nin de onlara katılmasıyla olaylar değişiyor. Susan kızımız büyümüş ve güzelleşmiş ve belalı bir aşığı var ve Susan onla evlenmek istemediği için Narnia’ya savaş açıyorlar. Bu belalı aşık ise Rabadash isimli Calormen ülkesinin prensi olan kişiden başkası değil tabi. Susan tarafından istenmemenin ve ona sahip olamamanın siniriyle babası Kral Tisroc’u da ikna edip, Narnia’ya savaş açıyor… Bundan sonra ise kahramanlarımız bir anda kendilerini bu savaşın tam ortasında buluyorlar. Savaş sonrası neler oldu, kahramanlarımızın hayatları nasıl oldu, yine ilk iki kitapta olduğu gibi hızlandırılmış kısımda yazar hepsini anlatmış. Sonunu çok sevdim. Ek olarak bir önce ki kitapta huysuz ve egolu Edmund’un bu kadar sevimli ve halkını ve kardeşlerini düşünen bir Kral olmasını yüzümde gülümseme ile okudum :) Ben şimdi serinin 4 kitabına doğru hızlıca koşuyorum. Puanım : 10 :)
At ve Çocuk
At ve ÇocukC. S. Lewis · Doğan Egmont Yayıncılık · 20121,556 okunma
·
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.