Sevmek, sevmek istiyordu. Hayatında yalnız bu eksikti fakat hayatta her şey bundan ibaretti: Sevmek, evet, bütün saadet yalnızca bununla kazanılabilirdi.
Küçük, sefil, üryan bir oda; demir bir yatak, beyaz perdeler, iki hasır iskemle, işte yalnız bu kadarcıkla fakir bir muaşaka hücresi fakat sevmek, ya Rabbi! Sevmek istiyordu, hummarlar içinde mecnunca bir aşk ile sevecek ve mesut olacaktı.
İşte şimdi bu gösterişli odanın servetleri içinde siyah mermerlerle örülmüş bir mezarda diri diri gömülmüş gibiydi. Nefes alamıyor, boğuluyordu; bu mezardan çıkmak, yaşamak, sevmek istiyordu.