Gönderi

''Hiç bir tablo boyamış değiliz. Aklımızdan belki de böyle bir şey hiç bir zaman geçmeyecek. Ama bu, bir sanatçının yaşamını ören sorunlara benzer sorunlarla hiç karşılaşmayacağımız anlamına gelmez. Bu tür sorunları iddiasız da olsa sezinlememiş bir kimsenin olmayacağını kanıtlamak isterim. Eline bir demet çiçek alıp, o renk çiçeği oraya, bu renk çiçeği buraya koyarak bir düzen kurmayı denemiş herkes, ne türeden bir uyum elde etmek istediğini kesin olarak bilmeksizin, renkleri ve biçimleri dengelemekten duyduğu acayip hazzı bilir. Şuradaki bir kırmızı lekenin çok önemli olduğunu veya şu mavinin tek başına daha iyi durduğunu, başka renklerle yan yana gelince sırıttığını sezinler en azından. Yeşil yapraklı bir dalcık birdenbire, her şeyi ''tam yerinde'' yapıverir. ''Aman dokunmayın, işte şimdi her şey yerli yerinde'' diye haykırırız. Kabul, herkes çiçeklerin konulmasında aynı özeni göstermez, ama herkes, her şeyi ''tam yerine'' koymak kaygusunu duyar. Bu, belirli, bir giysiye uygun kemeri bulma sorunu olabileceği gibi, yemek tabağına konulacak yiyeceğin uygun miktarı için bir endişe de olabilir. Bütün bu durumlarda, ne denli bayağı olursa olsun, en küçük bir gölgenin dengeyi etkilediğini ve biricik bağıntının işte tam öyle olması gerektiğini duyumsarız. (..) ..günlük yaşamda kötü bir alışkanlık olabileceği düşüncesiyle genellikle bastırılan veya gizlenen şeylerin, sanat dünyasında başlı başına bir yeri vardır. Bir sanatçı, biçimleri eşlemek veya renkleri uyumlaştırmak söz konusu olduğunda, her zaman son derece ''ince eleyip sık dokumalı'' veya daha iyi bir deyişle ''titiz'' olmalıdır.''
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.