Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Jack London’ın Demir Ökçe’sini duymayan okur var mıdır? Sosyalizm sevene de, distopya sevene de, edebiyat sevene de, kurgu sevene de, klasik sevene de tavsiye edilir bu kitap. Kitabı satın alırsınız benim gibi. Kapağını açar ilk birkaç paragrafını okur “Ay zor kitap sanırım, kafam daha sakinken okurum” diyerek bir kenara koyarsınız belki. Sonra bir daha denemeye kalkar, oligarşi, tröst, proletarya, kapitalizm, sosyalizm gibi terimlerle karşılaşır, “amanın hiç bilmediğim bu terimleri nasıl aklımda tutacağım ki ben” diye korkarsınız. Her defasında hangi kelime neyi ifade ediyordu acaba diye bakar bakar, her defasında da bilgi tazelemeye ihtiyaç duyarsınız. Hadi canım endişe etme! Herkes anasının karnında öğrenmedi bu terimleri ya da herkes üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olup bu kelimeler üzerine tezler yazmadı ya. Normal bu durum… Yani bence öyle. Ben en azından kendimi hep böyle teselli edip, adapte ederim. Sonra o gün gelir. Her kitabın efendisini seçen kedi gibi, kendisini okutmak istediği saati vardır kitapların. İşte o an gelir ve siz hipnoz olmuş bir şekilde, daha önce hiç tanışmamışsınız gibi kitabı elinize alırsınız. Bu defa kitabın sizi terk etmeye niyeti yoktur. İlk başlarda efendisine itaat eden köle gibi okumaya başlarsınız satırları. Okumaya devam ettikçe onu anlamaya ve sevmeye başladığınızı hissedersiniz. Kitap istediğini yapmış ruhunuzu ele geçirmiştir. Artık sizi kendisine bağlamak için çaba sarf etmesine gerek yoktur, “Uykun geldi git yat artık” deyip seni kandırmaya çalışıp, kendi köşesine çekilmek istese de bu defa siz bırakmazsınız onu. Buranın efendisi kim diye diklenip, uyku muyku dinlemeden gözleriniz kendiliğinden kapanana kadar okumaya devam edersiniz. Bence Demir Ökçe’nin nasıl bir etkide okuduğumu başka türlü ifade edemezdim. Böyle başladı bizim hikayemiz böyle de bitti. Gerçekten başlarken ve bitirirken ki duygularım arasında uçurum kadar fark var. Hele kitabın ortalarından itibaren sizi öyle bir içine çekiyor ki, ne zaman sona geldiniz anlamıyorsunuz. Konusunu hemen hemen herkesin yazdığı bir kitap hakkında bilgi vermeli miyim diye düşünürken, ileride hem her okuduğu kitabın kurgusunu unutan ben ve olur ya ilk kez benim yorumumla okuyan bir okuyucuya denk gelirsem diye şuraya kısacık da yazayım. Öncelikle belirtmeliyim ki kitabı “27. yüzyılda bulup yayınladığını söyleyen Anthony Meredith'in önsözünü” okumadan kitaba başlamayın. Gerçi okusanız da bir kısımdan sonra benim gibi tekrar başa dönüp önsözü okumanız muhtemel. Ama hiç okumadan giriş yaparsanız, ileriki sayfalarda buradaki yazıdan bi haber olduğunuz için önsöze dönmek de aklınıza gelmeyecek, bazı yerlerde kafanızda soru işaretleri oluşacaktır. Önsöz önemli. Dipnotlar da en az önsöz kadar önemli bu da ilave bir bilgi. ‘Avis Everhard’ın kocası Ernest Everhard’la nasıl tanıştığını, neler yaptıklarını, yaşadıkları olayları kaleme aldığı bir defterde yazanlar’ı yazan romanı okurken “Everhard’ların hayatını mı okuyorsunuz yoksa günümüz dünyasında kendi toplumsal hikayelerimizi?” diye yanılgıya düşmeniz çok muhtemel. 1908 yılında kaleme alınan Demir Ökçe (nam-ı diğer Oligarşi), nasıl bir zekanın ürünüdür ki, günümüzden izler taşıyabiliyor diye düşünmemek mümkün değil. Kitap içerisinde bazı bir takım sorular var ki; onlar da cevaplarını düşündükçe bundan sonra olabileceklere de ışık tutabilecek ve açıkcası beni biraz endişendiren türden. Bazı yerlerde bazı salgın hastalık sebeplerini bile bir yerlere bağlamanız mümkün. Demir Ökçe, distopya türünün ilk örneği olarak kabul edilen bir eser. Öyle bir kitap ki muhtemelen döneminin okurları ağızları açık okurken, bugün bizler “Bunun nesi distopya? Normal bir kurgu işte!” diye okuyoruz. Günümüzden benzer örnekler taşıyan ve resmen gelecekle ilgili tahminleri tutan “1984” kitabı da, şaşkınlık ifadeleri doğuran bir kitaptı. Genellikle okuyucuya, distopya dendi mi; “1984”, “Demir Ökçe”,”Cesur Yeni Dünya” kitaplarını aynı anda önerirler. Cesur Yeni Dünya’yı okumaya henüz sıra gelmedi ama Demir Ökçe’yi, 1984’ten daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Son olarak en başta göz korkutan terimler var ya hani… Onlardan hiç korkmayın. Öyle bir kitap ki; okurken hepsini tek tek, inceden inceden , sindire sindire öğreniyor ve hazmediyorsunuz. Bir de bakmışsınız hiç de korkmaya gerek yokmuş. Yine çok uzun bir yazı oldu. Buraya kadar okuma lütfunda bulunduğunuz için teşekkür ederim. Umarım yazdıklarım uzunluğunu unutturmuştur. Keyifli okumalar dilerim.
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
··
54 görüntüleme
Mahmut okurunun profil resmi
Gayet keyifle okudum incelemeyi ve bence de bu kitap içindekilerden ziyade nasıl hissettirdiği ile daha güzel anlatılır olmuş, kaleminize sağlık :) Yalnız 1984'den daha çok beğendiğinizi belirtmeniz beni şaşırtsa da en büyük şaşkınlığım Hayvan Çiftliğini Distopya sanmanız oldu. Distopya denilince akla gelen Kara dörtlemedir ve bunlar 1984, Fahrenheit 451 , Cesur Yeni Dünya, Biz eserleridir. Demir Ökçe de çok sevdiğim Distopyalardandır ama o kadar meşhur değil açıkçası :) Hayvan Çiftliği ise Politik Hiciv içeren bir kurgu ürünüdür ve anlatım yolu Alegoridir :) Yine de her bir kitap çok güzel çok değerli :) Hepsini okumanız temennisi ile tekrardan inceleme için tebrik ederim 😊 iyi okumalar...
Seçil Yardım Örengül okurunun profil resmi
Hayvan çiftliğini de Cesur Yeni Dünya’yı da okumamışsanız haliyle ikisini de birbirine karıştırır böyle sınıfta kalırsınız işte. Hemen gidip hoop değiştiriyorum ilgili yerleri. Bu arada Fahrenheit 451’i nasıl es geçerim. O benim için bambaşka yerdedir. Belki onu ben bambaşka alemlerde gördüğümden, distopyalar arasına koyamıyorumdur kimbilir... 😇 Biz bu ay okunacalar listemde. Cesur Yeni Dünya’yı da öne çeksem iyi olacak. Yorumunuz için teşekkür ederim. Fahrenheit’i bir kenara bırakarak, 1984’ mü, Demir Ökçe mi derseniz ben oyumu Demir Ökçe’den yana kullanıyorum şimdilik. Diğer kitapları da okuyunca fikrim değişir belki ☺️
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
Distopya türünün ilk eseri olduğunu bilmiyor ya da hatırlamıyordum. Kitabı okuduğum zaman sanırım okumaya ilk başladığım zamanlardı. İtiraf etmeliyim ki bu kadar irdeleyip, bilinçli bir okuma yapmamış olmalıyım ki bazı şeyleri fark etmemiş ya da anlamamışım. Kitabı okumamış olsaydım incelemenizi okuduktan sonra kitabı okumaya kesinlikle karar verirdim. Elinize sağlık. İyi okumalar dilerim
Seçil Yardım Örengül okurunun profil resmi
Çoook teşekkür ederim. Öyle değerli bir yorum ki.! Esirgemediğiniz için ayrıca teşekkürler. Keyifli okumalarımız olsun
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.