Hangisinin hafızasında anlatacak daha çok hikayesi var acaba? Yolların mı? Yoksa geride bıraktığı ulu dağların, coşkulu ırmakların, yalnız ağaçların, sararan ekin tarlalarının ya da bütün o sessiz, yıkık dökük binaların mı? Yolların mı kimselere açmadığı daha çok sırrı var acaba? Yoksa karanlığın içinde yanıp sönen ışıkların, uzak köpek havlamalarının, camlara vuran yağmurun, karın, dolunun, her şeyi dört bir tarafa savuran rüzgarın mı?