Bir kitabı yarım bıraktı
Şans denilen şeyin öngürülemezlik durumu olduğunu kişinin kendisine hatırrlatmasıyla kibrin tedavi edilebileceğini antik dönem filozoflarından Sakızlı Aristo, bundan yaklaşık 2.200 yıl önce yazmıştı.
Sayfa 168Kitabı okudu
Kişinin kendi sınırlarıyla ilgili kofluğu ve kendi mükemmelliği hakkındaki çarpıtılmış algısı "ben bilirim"ciliği doğurur. Antik Roma'da, zafer alayında topluma mal olmuş kahramanın tam arkasında görevi kulağa fısıldamak olan bir köle dururdu: "Fani olduğumuzu hatırla."
Sayfa 167Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Bir Japon atasözüne göre, konuşurken bir şey öğrenemezsin. Dinlemek, hem genel kültürü artırır hem de arkadaş çevresini genişletir. İktidarın zirvesinde uzun süre kalabilmeyi başaranlar, ya dinlemeyi bilenler ya da en azından dinliyormuş gibi yapanlardır. Onlar konuşmacıya doğru eğilir, empati dolu bakışlarla kulak kesilirler. Karizmatiktirler, zira konuşan kişinin kendisini önemli hissetmesini sağlarlar.
Çinli Lao Tzu, özünde erdemi barındıran bilge insan için;
"O, kendini göstermeye çalışmaz, bu nedenle onu herkes görür. O, kendinden bahsetmez, bu nedenle göze çarpar. Yapmaya heveslendiği şeylerle gösteriş yapmaz, bu nedenle başarılıdır. O, işiyle övünmez, bu nedenle kalıcıdır. O, kimseyle rekabet etmez, bu nedenle gök kubbenin altında onunla mücadele edecek kimse yoktur."
David Marcum ve Steven Smith, egomanyaklık hakkında bir kitap yazdılar ve egonun faydadan daha çok tehdit oluşturduğu 4 belirtiyi ortaya koydular:
(1) Sürekli kıyas yapmaya başlamak: Bunu saplantı haline getiriyor ve diğerlerinden daha iyi olabilmek için zaman harcıyoruz.
(2) Lüzumsuz savunma ruhu: Hiç kimse her şeyi tam olarak bilemez; en iyi kararlar tartışmanın ve işbirliğinin neticesinde ortaya çıkar. Gelgelelim, çoğu defa fikrimizi değil de kendimizi savunuyormuşçasına tutumumuzu savunuruz.
(3) Ego patlaması: Yeteneğin üstünü kapatmamalıyız fakat esas mevzudan uzaklaşıp bütün enerjiyi onnu lüzumsuzca ön plana çıkarmak için de harcamamalıyız. İnsanlar kendi üstün yeteneklerinin başkaları tarafından ne kadar çok takdir edildiğini zannederse fikirleri muhtemelen en iyisi de olsa, başkaları tarafından o kadar az ciddiye alınırlar.
(4) Onaylanma arayışı içinde olmak: Toplu alkış tufanı iyi sonuçlar doğurmaz...Başkalarınıın görüşlerine karşı fazla hassas olursak kendimize karşı dürüst olamayız.
mare medi terranum (Akdeniz): dünyanın merkezi
Sayfa 56Kitabı okudu
Kibir ruh tembelliğidir ve ırkçılıkla aynı mantıkta işler: Varsayılan değerler üzerinden başkalarını daha tanımadan küçümsemek.
Sayfa 51Kitabı okudu
Birçok dağcı dağlarda ölür. İşin doğası göz önüne alındığında elbette bu anlaşılabilir bir durumdur. Ne var ki, dağcı kazalarının çoğu tehlikeli olmayan dağlarda meydana gelmektedir. Tecrübe duyarsızlaştırır...
Dağda geçirdikleri zamanın büyük kısmında ciddi hiçbir şey olmadığından dağcılar ileride de ciddi bir sorunla karşılaşmayacakları inancına kapılırlar. Tehlikeli hiçbir şey olmayınca da sıkılır ve işi hafife almaya başlarlar.
Sayfa 46Kitabı okudu
Basitçe söylemek gerekirse kibrin en kötü tezahürlerinden biri başkalarını dinlememektir...
Kendini beğenmiş insanlar kimseye ihtiyaçları olmadığına inanırlar.
Sayfa 45Kitabı okudu
Gelgelelim kariyer başkalarının üzerinde pedal çevirerek ilerliyorsa, sonuç genellikle şahsi bir trajediden ibarettir.
Sayfa 36Kitabı okudu
Hiyerarşi ne yazık ki en büyük kibir olan zorbalığa neden olur.
Sayfa 27Kitabı okudu
Robert Sotton'a göre araştırmalar gösteriyor ki insanlar iktidar pozisyonuna eriştiklerinde daha çok konuşmaya başlarlar ve istediklerini elde ederler. Başkalarının söyledikleriyle, talepleriyle ve daha az nüfuz sahibi insanların nasıl karşılık verdikleriyle ilgilenmezler. Muktedir önceki halinden daha kaba saba davranır ve genellikle de bütün fırsatları ve insanları kendi ihtiyaçlarını gidermek için kullanmaya başlar. Güçten dolayı gözlerinin kamaşması ne kadar moronca davrandıklarını fark etmelerine engel olur.
Sayfa 23Kitabı okudu
Kendini beğenmiş biriyle karşı karşıya kalmak çoğu defa yorucudur. Onları sürekli pohpohlamak gerekir, zira onlar için sessizlik eleştiri anlamındadır.
Sayfa 17Kitabı okudu
Antik dönemin insanlarına göre hubris sendromundan, yani kibrin hükmü altına giren ve kendini Tanrı'yla bir görenlerden daha tehlikeli hiçbir şey yoktur...
Hubris sendromuna yakalanmış olan her şeyi yapabileceğini düşünür. Özgüven patlaması, kişinin ettrafınıı yanlış yorumlamasına ve değerlendirmesine neden olur. Bu kişi eninde sonunda Nemesis'le, yani intikam tanrıçasıyla karşılaşır.
Sayfa 11Kitabı okudu