Merhaba Sevgilim,
Bir güneşi daha batırdık. Bir kez daha doğacaktır güneş, bizimle veya bizsiz. Doğa kendi kendine, insansız var olabiliyor sevgilim. Ama insan öyle değil. İnsan, kendi kendine bir arpa boyu yol alamıyor. Doğa karşısındaki acziyetimizden bahis açsam, eminim ki bilmediğim çokça şeyi anlatırsın. Şimdi ben desem ki Ay, Dünya'ya çok yakın ve her yerden görünüyor. Insan insana yakın değil her yerden görünemiyor. Bütün ciddiyetinle dünyanın ve ayın konumu üzerine söylev verirsin. Oysa hiçbirine ikna olmam. Ay, dünyaya bu kadar yakınken benim sana bu denli uzak oluşumu, bilimsel hangi teori izah edebilir?
Bu pazarlar, beni büsbütün benden soğutuyor. Öyle geçmez, halimi öyle beğenmez, yirmi dört saat uyku, yirmi dört saat var olma çabası...
Sevgilim, çok mu saçmaladım? Senin pazarların nasıl geçiyor? Sen pazarları seversin. Ben de seni severim. Senin pazar günlerin, ekmek ucu gibi keyiflidir. Günlerini, bir akşamüstü dinginliğinde geçirmen için dua ediyorum. Benim günlerim yok. Günler var ve de bitmek bilmiyolar, bir de ben varım, öylece yürüyorum. Günler geçiyor, ben yürüyorum. Ben geçmiyorum. Gitmiyorum. Bitmiyorum. Öylece.
Beni bitirememek acizliği ile beni var edememek çaresizliği arasında, hiçliğin boşluğundayım. Ellerim, saçlarımda. Saçlarım her yerdeler. O kadar az kaldılar ki, ben bitemiyorum.
Sevgilim, yazıyorsam yaşıyorumdur. Yaşıyorsam, seviyorum.
Her yerinden.