Bir ailenin 3 kuşak öyküsü...Cevdet Bey ve Oğulları, Orhan Pamuk’un diğer kitaplarına göre beni hayal kırıklığına uğratan bir kitap oldu. Kötü diyemem fakat bir yerden sonra kitap akıcılığını kaybetti. 1900’lerden itibâren Türkiye nasıl değişmiş, neler yaşanmış karakterlerin ağzından tek tek, en ince ayrıntılarına kadar okuyoruz. Romanda ilginç ama tam da hayatın içinden bir döngü var. Kahramanlar,isimler,mekânlar değişiyor ama kafalarındaki “Şimdi ne yapmalı, hayattaki amacım ne?” sorusu asla bitmiyor. 1900’lü yıllarda Cevdet Bey de hayattaki amacını düşünürken, oğlu Refik de 1940’larda eşini, çocuğunu Nişantaşı’nda bırakıp hayattaki amacını bulmak için yollara düşüyor.
Kitabın ilk kısmını büyük bir zevkle okudum ama 2.bölümden sonra artık zorla okumaya başladım, kitap akıcılığını kaybetti. Bu yüzden Orhan Pamuk ile yeni tanışacaklar için bu kitap kesinlikle ilk sırada yer almamalı. Kitap belli bir kısımdan sonra çok yavaş ilerliyor. Sürekli bir şeyler olsun diye bekliyorsunuz ama kitap, karakterlerin düşünceleri etrafında şekilleniyor genelde. Yine de okunmalı mı diyorsanız evet diyorum. :) Yazarın ilk kitabı ve 22 yaşında olmasına rağmen gerçekten çok çok iyi bir iş çıkarmış. Sindire sindire yavaşça okunması gereken bir kitap.