"Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül...
Başın olsada yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek, yolu incitme gönül...
Mevla verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül...
Dokunur gayretine, karışma hikmetine
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül...
Sevmekten geri kalma, yapan ol, yıkan olma
Sevene diken olma, gülü incitme gönül...
Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de ya da sus, dili incitme gönül."
Yalan dünya çıkmazında
Yorulursun ey yüregim!
Âh ipiyle bir yay gibi
Gerilirsin ey yüreğim!
Hoyrat eser zaman yeli,
Savrulursun ey yüreğim!
Gönül zarif, can nazenin;
Kırılırsın ey yüreğim!
Alıştığın bu hayattan
Ayrılırsın ey yüregim!
Kudret 0'nda, rahmet O'nda,
Ancak Hakk'ın huzurunda
Durulursun ey yüregim!
Gurbet dağlarını aşabildin mi?
Kendine gel deli gönül kendine!
Aşıp da sılaya düşebildin mi?
Kendine gel deli gönül kendine!
Semâyı süsleyen bezeğin mi var?
Menzile yetecek azığın mı var?
Süleyman misali yüzüğün mü var?
Kendine gel deli gönül kendine!
Yıllar kanatlanır, uçar kuş gibi,
Ömür sermâyesi biter düș gibi,
Hayat bu, bir varmış bir yokmuș gibi,
Kendine gel deli gönül kendine!
Pazarda sattığın senin değildir,
Elinde tuttuğun senin değildir,
Gönül avuttuğun senin değildir,
Kendine gel deli gönül kendine!
Yıldızlar kuş gibi inecek bir gün,
Dağların sancısı dinecek bir gün,
Her insan aslina dönecek bir gün,
Kendine gel deli gönül kendine!