Sevdiğin insana söylemek istediklerin sonsuza dek içinde kalır; o, toprağın altındadır, artık onun gözlerinin içine bakamazsın, kucaklayamazsın, ona henüz söylemediklerini söyleyemezsin.
"Bilirsin, her şey bir anda altüst olur. Acı çekersin. Sonra öylece oturup, her şeyin bir şekilde yeniden mükemmel olmasını beklersin. Ama olmazlar. Asla olamazlar. Artık mükemmel şeyler yoktur. Sadece eskisinden farklı şeyler vardır. Ama o farklı şeyler de harika olabilir."
"Bundan yirmi yıl sonra, yaptığınız şeylerden çok yapmadıklarınız için hayal kırıklığı yaşayacaksınız.
O yüzden düğümlerinizi çözüp halatlarınızdan kurtulun ve sığındığınız güvenli limandan uzaklara yelken açın.
Yelkenlerinizle rüzgârı yakalayın.
Araştırın,düşleyin,keşfedin."
Bakışlarım, nedenini bilmeden, o beyaz noktaya, o geniş bahçede, yeşil çalılıkların ortasında açan, küçük çam dokunulduğunda solan bir gündüzsefası gibi parlayan o kadına yöneliyordu.
"Hayatımı, yıllarımı mutluluğun peşinden koşarak geçirdim," dedi kendi kendine gülümseyerek. "Ama mutluluk büyümene yardım etmez. Bunu sadece mutsuzluk yapar."
'Bundan yirmi yıl sonra, yaptığımız şeylerden çok yapmadıklarımız için hayal kırıklığı yaşayacaksınız. O sığındığınız güvenli limandan uzaklara yelken açın. Yelkenlerinizle rüzgârı yakalayın. Araştırın. Düşleyin. Keşfedin.'
... her yerde, gitmek bilmeyen anılar birer birer karşıma çıkıyor ve benkmle alay ediyorlardı. "Hayatının mükemmel olduğu günleri hatırlıyor musun?" diye fısıldıyorlardı bana. "Mutlu olduğun zamanları hatırlıyor musun?"
... Hayatımın somsuza dek değiştiği o gün bana hastanede verdikleri Valium... Hiçbiri acımı, yalnızlığımı ve kendi hayatımda sonsuza dek kaybolmuşluk hissini yok etmemişti.