Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hepimiz büyük adam ve kadınlara saygı göstermek, "hazretleri!" diyebilmek için güçlü bir arzu duyarız. Belki de Erich Fromm'un Özgürlükten Kaçış'ta "teslimiyet tutkusu" dediği şey budur. Dinlerin kaynaklandığı köken budur.
Sayfa 145
“Ancak ölüm kaşınır. Hem de her zaman; her zaman bizimle birlik­tedir, bazı iç kapıları tırmalar, bilinç zarının hemen altında zorlukla duyulacak şekilde hafifçe uğuldar. Burası endişelerimizin, streslerimi­zin ve çatışmalarımızın kaynağıdır ve sızıntı yapan çeşitli semptomlar gizli ve kılık değiştirmiş bir şekilde ortaya çıkar.”
Sayfa 16 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Ölüm korkusu bütün insanlarda ortaktır. Hiç ayrılmadığımız karanlık gölgemizdir.
Sayfa 243Kitabı okudu
Insani durumumuzu -faniliğimizi, ışıktaki kısa süremizi- kavrayarak, ama gerçekten kavrayarak her anın tadını çıkarmakla ve sırf var olmanın keyfini sürmekle kalmayıp kendimiz ve bütün insanlar için duyduğumuz şefkati artırmayı umuyorum.
Sayfa 240Kitabı okudu
"Ama böyle yaşamak nasıl mümkün olabilir ki? Ilahi ahlak buyrukları olmadan. Sonraki hayattaki pozisyonunu geliştirme fikri olmadan hayatın ne anlamı olur ya da hayata nasıl katlanılabilir ki?"
Sayfa 217Kitabı okudu
"hayatınızda yanlış giden şeylerden siz sorumluysanız o halde onu yalnızca siz değiştirebilirsiniz..."
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Kendi varoluşları problem oluşturan tek yaratıklar biz insanlarızdır.
Sayfa 178Kitabı okudu
Kundera'nın dediği gibi ölüm korkusu geçmişin kaybolması fikrinden kaynaklanıyorsa, o halde geçmişi yeniden yaşamak önemli bir güvencedir. Fanilik ertelenir - yalnızca kısa bir süre için olsa bile.
Sayfa 176Kitabı okudu
Benim yaklaşımım, hayatın (insan hayatı dahil) rasgele olaylardan kaynaklandığını, bizim fani yaratıklar olduğumuzu; bunu ne kadar arzu etsek de bizi koruması, davranışlarımızı değerlendirmesi, anlamlı bir hayat şeması sunması için kendimizden başka kimseye güvenemeyeceğimizi ileri sürüyor. Önceden belirlenmiş bir alınyazımız yok ve her birimiz hayatı nasıl olabildiğince dolu, mutlu ve anlamlı bir şekilde yaşayabileceğimize dair kararlar almalıyız.
Sayfa 166Kitabı okudu
Eğer yalnız doğduysak ve yalnız öleceksek bir ilişkinin kalıcı temel değeri ne olabilir ki?
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Onlarca yıl önce (Alan Sharp'ın romanı, A Green Tree in Gedde [Gedde'de Yeşil Bir Ağaç]) iki bölümlü bir taşra mezarlığının tasvirini okumuştum: "hatırlanan ölüler" ve "gerçekten ölüler." "Hatırlanan ölülerin" mezarlarına bakılıp çiçeklerle bezenirken "gerçekten ölülerin" mezarları unutulmuştu: çiçeksizdiler, yabani otlarla kaplıydılar, mezar taşları eğrilmiş ve aşınmıştı. Gerçekten ölüler, tanınmayan kadim, yaşayan hiç kimsenin görmemiş olduğu ölülerdi. Yaşlı bir insan -bütün yaşlılar - pek çok insanın görüntüsünün son deposudur. Çok yaşlı biri öldüğünde onunla birlikte pek çok kişi daha ölür.
Sayfa 160Kitabı okudu
Asla çok geç değildir, asla çok yaşlı değilsinizdir.
Sayfa 134Kitabı okudu
Yalnızlık sadece yalnızlıkta vardır, paylaşıldıktan sonra kaybolur.
Sayfa 132Kitabı okudu
Doğru bir şekilde kullanıldığında pişmanlık, daha fazla birikmesini engellemeye yönelik önlemler almanızı sağlayan bir araçtır. Pişmanlığı hem ileriye, hem de geriye bakarak inceleyebilirsiniz. Eğer bakışlarınızı geçmişe doğru çevirirseniz gerçekleştirmediğiniz her şey için pişmanlık duyarsınız. Eğer bakışlarınızı geleceğe çevirirseniz ya daha fazla pişmanlık duyma ya da pişmanlıktan görece arınmış bir hayat sürme olasılığını yaşarsınız.
Sayfa 133Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.