Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bahrevan’dan..
Gelirsen Ay’ın tam üstünde kederli bir bulut tutamaz gözyaşlarını Harran papatyadan bir gelinlik giyer arsız, zamansız Gelirsen Dersim'e Dersim'e kırlangıçlar geri döner, Munzur gülümser Gelirsen kızıl bir gelincik olup açacak Sinan, Zap sana koşacak durmaksızın Gelirsen Batman'da intihar son kurşununu kendine sıkacak Ani kurtulacak susmaların dilinden Ve Çorum ve Maraş ve Sivas yüzünü yıkayacak yağmurda İçimdeki Kızıldeniz doydu kana Kızılırmak'tan alayım selamını Merhaba de vurulmuş güvercinler aşkına merhaba
İsrâ Suresi - 44 . Ayet
Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayıcıdır. . . . . {Bazı insanlar hû demekten korkuyorlar hâlbuki nefes alış verişimiz bile hu şeklindedir. Dikkatle nefesinizi dinleyin duyarsınız. Hû Allah (O) demektir. Mesela benim sevdiğim kuşlardan biri olan güvercinler, seslerini dinlerseniz hu hu diye Allah'ı zikrettiklerini duyarsınız. mesela kediler yemek yedikten sonra çıkardıkları mırıltıyı dinlerseniz Allah'ı zikrettiklerini duyarsınız. Madem bütün hücre olarak Allah'ı zikrediyoruz dilimizle zikretmekten korkmayalım ya hu :)}
Reklam
Büyük düşünceler, dünyaya güvercinler gibi sessizce konar. Şayet kulak verirsek, medeniyetlerin ve ülkelerin neden olduğu karmaşanın ortasında, yaşamın ve umudun yumuşak bir kanat çırpışı kadar hafif gürültüsünü duyabiliriz.
Tarihin kanlı, ateşli sayfalarını çevirdikçe güvercinler fırlıyordu içinden kapkara, ölü ve yanık yanık...
"Dünyayı hassas ruhlar için cehenneme dönüştüren nedenlerden birisi de güvercinler kadar masum ve zararsız insanlarken, iblislere dair bir bilgeliğe henüz kavuşmamış olmalarıdır."
Ferhat Kardaş
Ferhat Kardaş
33 kurşun
1. Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür
Reklam
Şadırvanda güvercinler Kanıyor allahaşkına Muhammed'i müezzinler Anıyor allahaşkına
"Pembe tuğladan, pencerelerinde sardunyalar ve çatısında güvercinler olan çok güzel bir ev gördüm," derseniz o evi hayal etmeyi beceremezler. Onlara, "Yüz bin franklık bir ev gördüm" demek gerekir. O zaman, "Ne kadar güzelmiş!" diye bağrışırlar.
Allah, örümceğe mağaranın ağzını ağla örmesini emretti, bir çift yabanî güvercin de yine kapıda yuva kurdular. Bunların hepsi müşrikleri mağaraya girmekten alıkoydu. Yine rivâyete göre, bugün Harem-i Şerif'te görülen güvercinler o çiftin soyundan gelir. Peygamberimize sağlamış oldukları himayenin karşılığında, nesillerinin artması ve Harem'de avlanma tehlikesinden uzak olarak güven içinde yaşamakla mükâfatlandırıldılar.
Sayfa 91 - ÇelikKitabı okuyor
5
Akşam Marie beni almaya geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. Benim için fark etmediğini, o isterse evlenebileceğimizi söyledim. Bunun üzerine onu sevip sevmediğimi sordu. Daha önce yanıtladığım gibi, bunun bir anlam ifade etmediğini ama sevdiğimi sandığımı söyledim. "O halde neden benimle evlenesin ki?" dedi. Bunun hiçbir önemi olmadığını, ama eğer arzu ediyorsa evlenebileceğimizi anlattım. Zaten bunu isteyen kendisiydi, ben de evet demekle yetiniyordum. Marie evliliğin ciddi bir iş olduğunu belirtti. "Değil," dedim. Bir an sustu, sessizce yüzüme baktı. Sonra yine konuştu. Aynı biçimde bağlı olduğum başka bir kadından aynı teklif gelse kabul eder miydim, bir tek bunu öğrenmek istiyordu. "Elbette," diye karşılık verdim. Bu kez de kendisinin beni sevip sevmediğini sorguladı, benim bu konuda bir fikrimin olması mümkün değildi. Yine bir süre sustuktan sonra tuhaf biri olduğumu, beni hiç şüphesiz bu yüzden sevdiğini ama belki de günün birinde, aynı sebepten ötürü benden nefret edeceğini mırıldandı. Bunlara verecek cevabım olmadığı için susuyordum, gülümseyerek kolumu tuttu, benimle evlenmek istediğini söyledi. Ne zaman isterse evleneceğimizi söyledim. Ona patronun teklifinden söz edince, Paris'i görmeyi çok istediğini söyledi. Bir ara Paris'te yaşadımı söyleyince, nasıldı diye sordu. "Pistir. Güvercinler ve karanlık avlular vardır. İnsanlar da beyaz tenlidir," diye yanıtladım.
Sayfa 44 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
«Aç ölürüz tok yaşarlar bu neden? Yıkılsın bu hale Hükümet eden Dört senelik beş senelik demeden Güvercinler salacağız, yakındır.»
Üzerinde durup düşünülmesi gereken cümleler
"Ben uyurken rahat yatağımda, gecenin karanlığında güvercinler ötüyor soğuk bir dalda. Dürüst değilim sözlerimde. Zira ibadet ve sevaba düşkün olsam, Kâbe'ye ant olsun ki güvercinler zikir ve tesbih ederken ben uykuda gaflet içinde bulunmazdım! Hiçbir mükellefiyeti olmayan hayvanlar bile ağlarken ben gözyaşı bile dökmüyorum. Sonra da Rabbime aşırı sevgi ve bağlılık duygusuyla aklımın başımdan gittiğini mi iddia ediyorum?"
Sayfa 29 - Abdürrezzâk es-San'ânî, el-Musannef, 19539; Beyhai, Şuabü'l-İman, 5306. Bk. Hatîb Tebrîzî, Şerhu Dîvâni'l-Hamâse, s.97.Kitabı okudu
Bir ağaç bir mezartaşını yutuyordu çarşıkapıda "İçimizde kıpırdanırken İstanbul" Bir çocuk mabedlerin susamışlığını satıyordu Sesini hatırlayamadığımız bir su testisinde Güneş sanki günahımızdı üstümüzde. Sonra bu güvercinler niye varlar Bir anıyı yaşatmak için mi Ölümsüz bir ses mi taşımak için ötelere Avuç içlerinde camilerin. /
Erdem Bayazıt
Erdem Bayazıt
İki Günlük Devrim
İki Kıtalı Şehir’in bir tarafında acıların, gözyaşların, sevinçlerin ve mutlulukların hiç eksik olmadığı, iki kardeş kıtanın en görkemli meydanından biri olan Demokrasi Meydanı’nda yer alan cumhuriyeti, özgürlüğü simgeleyen figürlerini üzerinde gururla taşıyan anıtın etrafını dört koldan beton binalarla, caddelerle çevrilmişti. Bu beton binalar ile caddelerin arasına sıkıştırılan alanda, bir çırpıda sayılabilecek kadar ağaç barındıran görkemli Huzur Park Meydanı’nda şehrin çeşitli bölgelerinde yaşamlarını sürdüren tüm hayvanlar güzel bir bahar sabahında toplanmışlardı. Martılar, güvercinler, kumrular, serçeler, kargalar, leylekler, kediler ve köpekler ile birlikte parkta ağaç dallarının üzerinde, ağaç köklerinin altında yaşamlarını sürdüren börtü böcekler! Ancak diğer hayvanlar gibi konuşma kabiliyeti olmayan börtü böceklerin Huzur Park Meydanı’nda toplanan diğer hayvanların çevresinde sessizce bekleyerek olan biteni anlamaya çalışıyorlardı. Park meydanına gruplar halinde toplanan hayvanların içinden ilk söz alan parlak siyah renkte olan bir kargaydı. Aslında tüm kargalar aynı renkte olup, parlak siyah bir renge sahipti. Ancak bu karganın diğer kargalardan ayıran özelliği, parlak siyah renkleri değildi elbet!
Sayfa 11 - Huzur Park Meydanı’nda toplanan hayvanlar...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.