96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Bu kitabı beğenmememek ya da unutmak olanaksız." < Booklist> 2. Dünya Savaşı'nda Japonya'ya atılan atom bombaları, binlerce insanın ölümüne veya sakat kalmasına yol açtı. Etkisini bombanın atılmasından on yıl sonra göstermeye başlayan radyasyon, ne yazık ki pek çok çocuğun ve gencin hastalanmasına neden oldu. Sadako da onlardan biriydi. Okulunun atletizm takımının yıldızı olan Sadako, hayat dolu ve enerjik bir kızdı. Ancak günün birinde ağrılar çekmeye, güçten düşmeye başladı. Acı haberi çok geçmeden öğrendi; lösemiye yakalanmıştı. Japon geleneğine göre kâğıttan bin turna kuşu yapan herkesin dileği kabul olunur. Sadako da ümidini yitirmeden kâğıttan turna kuşlarını katlamaya başladı. Bu kitapta, onun herkese örnek olması gereken umut ve cesaretinin öyküsünü okuyacaksınız. "Altı yıl boyunca aradığım, basılmasını beklediğim kitap. Sonunda iki yıl önce buldum ve aldım. Yaklaşık yarım saat sonra kitap bitmişti ama ben de bitmiştim. Umut etmeyi unuttuğum zamanlardan utandım. Uçurumun eşiğine gelinse bile nasıl yaşanacağını bilmediğim için utandım. Bence tüm yetişkinlerin, umutlarını kaybetmiş, çocukluğunu öldürmüşlerin okuması gerekli olan bir kitap.
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu
Sadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuEleanor Coerr · Beyaz Balina Yayınları · 202110,6bin okunma
547 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Notre Dame’ın Kamburu’nun yazılış amacını duyduğumda çok şaşırmıştım. 19. Yüzyıl‘da yıkılmaya yüz tutmuş olan tarihi kilise, Paris‘in şehir mühendisleri tarafından harabe olarak nitelenmekte ve yıkılmak istenmekteymiş. Victor Hugo, bu köklü kilisenin yıkılmasına göz yummayıp katedralin varlığını sürdürmesi için, Paris halkının dikkatini bu yöne
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202233,3bin okunma
Reklam
167 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Tom McCarthy'i Saten Ada için şöyle demiş: "Her şey kirlilik ve mutasyonla ilgili.Paraşütünün sabote edildiğini fark ettikten sonra yere çakılan bir paraşütçüyü leitmotif olarak kullanan anlatı, doğa, ölüm, teknoloji ve yabancılaşma ile ilişkili..." Kahramanımız S.antropoloji üzerine doktora yapmış bir akademisyen.Modern toplum üzerinde antropoloji çalışmalar yapan S.çalışmaları ile özel sektörün dikkatini çekince, bir şirkete transfer olur.Birbiriyle ilgisiz gibi görünen, petrol sızıntısı, paraşüt kazaları, protesto gösterileri gibi pek çok olayı, haberi takip ederek, bugünü açıklayan "Büyük Rapor"u yazması istenmektedir kendisinden.Şimdiki zamanın antropolojisini yazmaya çalışır S.Bu arada Claude Levi-Strauss'un Hüzünlü Dönenceler'i eklendi bitmek bilmez okuma listesine. Büyük Rapor'un amacı antropolojik yaklaşımlardan faydalanarak,kapitalizmin kârını arttırmaktadır.Sonunda, S. anlar ki " Büyük Rapor" sistem tarafından çoktan yazılmıştır."Şimdiki Zaman Antropolojisi" ise dev bir çöplüktür S.'ye göre. Kitap on dört bölümden oluşuyor.Her bölüm kendi içinde bölümlere ayrılmış.Sanki bilimsel bir çalışmanın notlarını okur gibi hissettim.Bu açıdan da ilginçti. Modern dünya, kapitalist sistem eleştirisi üzerine oldukça farklı bir kitap okuduğumu söyleyebilirim.
Saten Ada
Saten AdaTom McCarthy · Notos Kitap · 201718 okunma
224 syf.
6/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
İyi günler; Bir KSİ' de daha beraberiz... Bilmeyenler için hatırlatayım. Kitap inceleme faaliyetime bu kısaltmayı taktım. KSİ', Kitap Sonu İncelememin baş harfleridir. *** Öncelikle kurguyu beğenmedim. *** Kitabın başlarında katili tahmin etmeniz zor değil. *** Klişe bir kurgu yapılmış. *** Yorumları okumadan meraktan almıştım. Almasam da olurmuş. *** Kitapta verilmesi gereken duygular okuyucuya aktarılamıyor. Daha çok betimleme ve olay örgüsünden bahsedilebilirmiş. *** Bir kaç tane cinayet ve birbirinden bağımsız olaylar işlenmiş. Olay örgüsü düşünüldüğünde kitaptan ziyade gazete haberi okuyormuş hissi oluştu bende. *** Sürükleyici bir kitap mıdır? Hayır *** "Lezzetsiz" bir kitaptı. *** Olayları kısa tutması ve klişe cinayetleri konu alması 'Acaba yazarımız hayal gücünü mü yitirdi?' sorusunu sormadan edemedim *** Zengin bir içerik yok. *** Verilecek olunan mesaj okuyucuya tam anlamıyla ulaşmamıştır. *** Kitabın bir an önce bitmesini istedim. *** Bir 'İstanbul hatırası' değildi. Yaklaşamadı da. *** Kitabı gürültülü ve dikkat dağıtıcı bir yerde okumayınız. Öncelikle kendinize güzel bir sütlü kahve ya da filtre kahve yapın. Varsa yumuşak bir koltuğa/kanepeye oturun fakat uzanıp yatmayın. *** Kendinize bir de hafif tonda klasik müzik açtığınız zaman her kitap okuma seansı için gereken bir çok şartı yerine getirmiş olursunuz. !!! Yazarın ve yayınevinin emeği göz önündeki bulundurulduğunda tavsiye derecem 6/10.
Aşkımız Eski Bir Roman
Aşkımız Eski Bir RomanAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201925bin okunma
250 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Şimdi ne diyeceğimi pek bilememekle beraber kesinlikle vereceğim en doğru karar şuan " bir daha asla incelemeler ve araştırmalar yapmadan bir yazar hakkında bilgi edinmeden kitabına başlamamak olacaktır" Hasan ali toptaş çok sevilen ve ilgi duyulan Anadolu'nun essiz duygularını bizlere naif ve ağırca ruhlarımıza sızdıran mükemmel bir
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,9bin okunma
84 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
En Eski Yüz, Pelin Buzluk'un 3. öykü kitabı.İlk kitabı Deli Bal (2010) ile Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü ikinci kitabı Kanatları Ölü Açıklığında (2012) ile Selçuk Baran Öykü Ödülü'nü kazanmış. En Eski Yüz birbirinden güzel 11 öyküden oluşuyor.Pelin Buzluk kelimelerle bambaşka dünyalar kuruyor.Kullandığı kelimeler çok farklı.Beşon,göreslenmek,libas,fayrap etmek ilk kez duyduğum kelimeler.Yaz geldi öyküsündeki ergen tanımına bayıldım.Su İşi öyküsünde o karlı kış gecesini iliklerimde hissettim.Ortanca öyküsünde aile kurumuna, özellikle otoriter babalık figürüne ciddi bir eleştiri var.Çok şey anlatıyor Pelin Buzluk öykülerinde, hem de muhteşem bir edebiyat keyfi sunarak okuyucusuna. "Toprak siyahmış. Kara toprakmış! Babamın ölümü yine de yokmuş. Babam ölmemişmiş. Ağaçlar yemyeşilmiş. (Oysa toprak böyle nemli ve kara değildi, ağaçlar yeşil bile değildi. Her şey tozluydu, renkler solgundu. Ama düşlerde hepsi gönlünce.) Ben yine dama çıkmışım. Damağımda şekerli hazzı, dut yiyormuşum. Birtakım pastalar düşleyerek. Yalnız babamın ceketinden tüten vanilyaların hatırasıyla değil elbette. Kulağakaçanları kovarak. Ve bir anda tiksinerek. Eve para getireceğim günleri kuruyormuşum. Aniden bir taş alnımda –babamın ölüm haberi.Kaşım patlamış. syf 65
En Eski Yüz
En Eski YüzPelin Buzluk · İletişim Yayıncılık · 2021340 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.