İdeolojik savaş değil iyi ve kötü'nün savaşı
Artık şunda bir anlaşalım bence;* Halk "zavallı" Halk "uyuşturulmuş" Halk "kendisinden gizlenen gerçeklerle kör, sağır olmuş"
Ruhumdaki Taşkın: Yazmak
İçimdeki yazma ihtiyacı taşkın, azgın bir sel gibi hücum ediyor bazı anlarda. Önünde durmuyorum. Yazıyorum. Bazen bir arkadaşıma, bazen bir deftere, bazen kendi kendime not olarak. Bu gün de buraya yazmak geldi içimden. Birileri okusun beğensinden ziyade şunun için yazıyorum: (ve belki de yazmaya devam edeceğim) Birileri duygusunu ifade edince şöyle deriz ya içimizden " Hah işte ben de böyle hissediyorum ama böyle ifade edemedim!" İşte belki o ifade eden ben olabilirim diye yazmak istiyorum.  Ya da " Benim gibi başkaları da varmış. " Düşüncesinin getirdiği kalabalıklaşma hissini  getiririm diye yazmak istiyorum. Yazmak da okumak kadar güzel...
Reklam
Haklı
nasıl ki "boş yapma, yıkık, duyar kasma, kral, düştüm, yorma reis" gibi kelimeler z kuşağı turnusolü ise beyza alkoç da bir o kadar z kuşağı turnusolüdür arkadaşlar. şimdi girelim bakalım onun kitabına... karantinaya. kitabın adının devamı mahşerin dört atlısının hikayesi olduğu için öncelikle bunun ne demek olduğundan bahsedeyim.
Unutuyor insan bir güneş olduğunu. Sabahları doğduğunu. Her şeye yeniden başlama şansı verdiğini. Suda yürür gibi, ilerliyor gününün içinde. Can sıkıntısı gelmiş, koca poposuyla göğsüne oturmuş sanki. Nefesler bile tereddütlü. “Karanlık bir geceden geldim, şimdi dünya ışığı yakmış dönmeye devam ediyor, fakat benim güne başlayacak mecalim yok”
TÜTÜNCÜ DÜKKANI hiçbir şey değilim. hiçbir şey de olmayacağım. bir şey olmayı istemem. ancak, dünyanın bütün düşleri var bende. odamın pencereleri,
300 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.