Yaşamımız boyunca sanki taş duvarmış gibi insanlara toslarız. Ama ne yanlış anlaşıldığınız ya da ihmal edildiğiniz konusunda sızlanmak yerine niçin farklı bir şey denemiyorsunuz: karşınızdakileri umursamaz ya da hain gibi görmek, niçin böyle davrandıklarını anlamaya çabalamak yerine onlara bir baştan çıkarıcının gözüyle bakmıyorsunuz?
(II)
Yalnız kaldığımda şiir okurum
Gecenin keskin soğuk ayazında
Akıp giden pare gözyaşlarımla
Acılarımı da düşünürüm ben
Yalnız kaldığımda şiir okurum
Eylül'lerin o hain pususunda
Cevapsız sorular dolan aklımda
Sensizliğimi de düşünürüm ben
-bcd
Hain eller senin yalnız gül yüzünü soldurdu
O yaralı vicdanına kara yaslar doldurdu.
Fakat senin yüreğinin ateşleri sönmedi,
Bunlar buzlu topraktaki sıcak kuvvet gibidir;
Bu kuvvette her ümidin çiçekleri yeşerir..
bayrakları yırtılmış bir geceydi bu: her pasajında hain namluları saklanmış, her telefon zilinde ölüm haberleri parlıyan; yıldızları dönük, yenik bir gece.
Umut bulaşıcıdır. Gülümsemekle daha da hızlı yayılır. Ziraat Mektebi'nin üst katında, küçücük bir sınıfta bir avuç adam, ağızlarından tek bir kelime çıkmaz. Gülümseyerek anlaşırlar.
Padişah ve diğerleri hırsızlıkları ortaya çıkacak diye ödleri kopuyormuş. "Koruduğumuz emanetin ne olduğunu görelim!" diyen kişiyi, “Vay hain! Atalarımızdan kalan öyle kutsal, öyle değerli bir emaneti, sen kim olasın da göresin?” diyerek o kişiyi, kutsal emaneti küçümsemek, aşağılamakla suçlandırmışlar. Bütün ulusu da kandırıp, kendileriyle birlik edip, bunu söyleyenin üstüne yürümüşler.
Eskiden… Çok eskiden
-Eskiyen çocukluğumuzda yani-
Evler göz hizasında
Evler birbirine yakın… Birbirine yaslanıp duran
Evler düşlerimiz… Gülüşlerimiz… Evler biriken hatıralar mekânı
Sözler kırmamaya dökmemeye
Ve aşka ve kendini sevdirmeye meyilli
Davranışlar lümpen… Külhan… Arabesk
Ve fakat aşk